Allah-ü Tealâ, Musa (A.S.) şöyle buyurmuştur:
“Ey Musa! Ben Kadir Gecesi’nde Arş’ı taşıyan meleklere, o gece dua edenlerin duasına amin demeleri için, ibadet etmemelerini emrederim. O gece dua edenlerin duasına icabet ederim. Yarattığım her şey; O gece filden sivrisineğe kadar, denizlerde, karalarda, nehirlerde, ağaçlarda, çöllerde, dağlarda, havada, semavât ve arzda, Arş-ı Âlâ’ dan yeryüzüne kadar her şey Kadir Gecesini ihyaya çalışanlar için mağfiret taleb ederler.”
Ey Musa! Ümmeti Muhammed’in ibadet için toplandığı hiçbir yere ben azâb ve ceza indirmem.
Ey Musa! Kıyamet günü bana yakın olmak istersen,
Kadir Gecesinde uyanık ol.
Ey Musa! Seninle meleklerime karşı iftihar etmemi istersen,
Kadir Gecesi’nde tesbih et
Ey Musa! Sana iyilik etmemi istersen,
Kadir Gecesi’nde anne ve babana iyilik ve merhamet et.
Ey Musa! Sana merhamet etmemi istersen,
Kadir Gecesi’nde zayıflara ve yoksullara merhamet et.
Ey Musa! Güneş, ay, yıldızlar ve bulutların senin için dua etmesini istersen,
Kadir Gecesi’nde güzel ahlâklı ol.
Ey Musa! Ölümünün kolay olmasını, kabrinin geniş olmasını istersen,
Kadir Gecesi’nde ilim öğren.
Ey Musa! Cehennemi ebediyen görmemek istersen,
Kadir Gecesi’nde istiğfar et.
Ey Musa! Selâmetle Cennet’e girmek istersen,
Kadir Gecesi’nde sadaka ver.
Ey Musa! Muhammed (A.S.)’ a arkadaş olmak istersen,
Kadir Gecesinde ona salât oku.
Ey Musa! Benim cemâlime bakmak istersen,
Kadir Gecesi’nde beni zikret.
Ey Musa! Açlık ve susuzluk gününde sana yiyecek vermemi istersen,
Kadir Gecesi’nde bir oruçluya iftar ettir.
Ey Musa! Kıyamet gününün korkularından seni korumamı istersen,
Kadir Gecesi’nde benim mescidlerimden birine yakın ol.
Ey Musa! Sırat üzerinden çakan şimşek gibi geçmek istersen,
Kadir Gecesi’nde hastaları ziyaret et, esirlere yardım et.
Ey Musa! Eğer mü’minler Kadir Gecesinde benim katımdaki ikramları bilmiş olsalardı;
sabaha kadar hem kendileri uyumazlar, hem de aile efradını uyutmazlardı.
MUBÂREK GÜN - KADİR GECİSİ
MUBÂREK GÜN – KADİR GECİSİ
Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapması, duâ ve tevbe etmeleri için bu geceleri sebep kılmıştır.
Kıymetli geceye, kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Önceki günü öğle namazı vaktinden, o gecenin fecrine kadar olan zamandır. Yalnız, Arefe ve üç kurban günlerinin geceleri böyle değildir. Bu dört gece, bu günleri takip eden gecelerdir.
Bu geceleri ihyâ etmeli, yâni kazâ namazları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ, tevbe etmeli,Tesbih namazi kilmali, sadaka vermeli, müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölülere de göndermelidir. Bu gecelere saygı göstermelidir. Saygı göstermek, günâh işlememek ve ibâdet etmekle olur.
Mübarek günler ve geceler, Cenâb-ı Hakkın bu ümmete ihsanıdır. Geçmiş ümmetlerin ömürleri uzundu. Beşyüz, binyıl yaşayan ümmetler vardı. Ömürleri uzun olduğu için elde ettikleri sevaplar da o oranda fazlaydı.
Peygamber Efendimiz, ümmetinin ömrü kısa olduğu için sevapları da az olacak diye üzülüyordu. Allahü teâlâ, mübarek gün ve geceleri ihsan buyurarak, bu gecelerde verdiği kat kat fazla sevaplarla diğer ümmetlerden daha çok sevap kazanmalarına imkan verdi.
Nitekim, Peygamberimiz geçmiş ümmetlerin işledikleri amelleri, aldıkları sevapları anlatırken, Eshab-ı kiram hayret edip, “Biz bu kısa ömrümüzle bu sevaplara nasıl kavuşubiliriz?” diye üzüldüler. Bu anda, Cebrâil aleyhisselâm geylerek:
“Ya Resullallah! Sen ve Eshâbın geçmiş ümmetlerin bin ay ibadet edip, bu müddet içinde göz açıp kapayacak kadar Allahü teâlâya isyanda bulunmadıklarına hayret ettiniz. Allahü teâlâ sana bundan hayırlısını indirdi. Kadir suresinde beyan olunun faziletler, sen ve Eshabının hayret ettiğiniz şeylerden üstündür.”
Ayet-i kerimede bildirilen “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” müjdesine Resulullah ve Eshabı çok sevindiler.
Müslümanların on mubarek gecesi vardır:
KADİR GECİSİ
Ramazan-ı şerîf ayı içinde bulunan bir gecedir. İmâm-ı Şâfi’î hazretleri onyedinci, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri, yirmiyedinci gecesi olması çok vâkı’ olur dedi. Yirmi ile otuzuncu geceleri arasında arayınız denildi. Kur’ân-ı kerîmde medhedilen en kıymetli gecedir. Kur’ân-ı kerîm, Resûlullaha bu gece gelmeğe başladı.
Ayların içinde, Receb, Şa’ban ve Ramazan ayları diğerlerinden daha fazîletlidir. Bu ayların içinde de, bazı geceler ve günler, diğerlerine göre daha fazîletlidir. Receb ve Şa’bân ayındaki günler, geceler bellidir. Ramazan-ı şerîfin içinde gizlenmiş olan Kadir Gecesi ise, kesin olarak bildirilmemiştir. Ramazan-ı şerîfin başından sonuna kadar, herhangi bir gecede olabileceği, hadîs-i şerîflerle bildirilmiştir. Âlimlerimiz buyurdu ki:
“Allahü teâlâ, beş şeyi beş şey içinde gizlemiştir. Rızâsını tâ’atta, gazabını günahlarda, kıymetli olan orta namazı beş vakit namaz içinde, evliyâsını insanlar içinde, Kadir Gecesini de Ramazan ayında gizlemiştir.”
Bir kimse, Peygamber efendimize gelerek, Kadir Gecesi’nin ne zaman olduğunu suâl etti. Resûlullah efendimiz, cevaben buyurdu ki: “Ramazanın birinci gecesi idi, geçti.”
Bir seferinde de hazret-i Âişe vâlidemiz Peygamber efendimizden Kadir Gecesi’nin ne zaman olduğunu suâl etti. O zaman da Resûlullah efendimiz buyurdu ki:”On üçüncü gece idi geçti.”
Değişik zamanlarda Kadir Gecesi’nin vakti ile alâkalı sorulan suâllere, Peygamber efendimiz, değişik cevaplar vermiştir. İslâm âlimlerinden bazısı, hadîs-i şerîflerdeki bildirilen değişik zamanlar sebebi ile, Kadir Gecesi’ni, Ramazan-ı şerîfin başından i’tibâren aramak lâzım olduğunu bildirmişler ve bunun için de mümkün olduğu kadar her geceyi ihyâ etmeye çalışmalıdır, buyurmuşlardır. Kadir
Gecesi, çok kıymetli bir gecedir. Böyle kıymetli bir gecenin fazîletinden mahrûm kalmamak için, Ramazan-ı şerîfin her gecesini ibâdetle, tevbe etmekle, Kur’ân-ı kerîm okumakla ihyâ etmeye çalışmalıdır.
Kadir Gecesi’nin fazileti hakkında hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Kabirde aydınlık istersen, Kadir Gecesi’nin karanlığında ibâdet eyle!”
“Kadir Gecesi’ni ihyâ edene, bir saatlik sevap olarak, yüz senelik ibâdet sevabı verilir.”
“Allahü teâlâ: ‘İzzet ve Celâlime yemin ederim ki, Kadir Gecesi’ni ihyâ edenin günahlarını bağışlarım. Kıyâmette suâl sormam. Onu Cehennem ateşinde yakmam.’ buyurdu.”
Mübârek ayların, gecelerin, günlerin kıymetini bilmeli, böyle zamanlarda, çok tevbe istigfâr etmeli, ağlamalı, affolunmak için yalvarmalıdır. Herkes kendi hâline göre bir miktar ibâdet etse, o geceyi ihyâ etmiş sayılır.
Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için hiçbir tâ’ati küçük görmemelidir. Gazabı, günahlar içinde saklı olduğu için, hiçbir günahı küçük görüp işlememelidir. Orta namazı kaçırmamak için beş vakit namazı vaktinde kılmalıdır. Evliyâsı insanlar arasında gizli olduğu için herkese iyi muâmele etmelidir.
Kadir gecesinin rastladığı geceleri ihyâ etmek de çok kıymetlidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Kadir gecesine rastlamış bir geceyi ihyâ eden, Kadir gecesini ihyâ etmiş gibidir.”
Bu hadîs-i şerîfe göre, Ramazan-ı şerîfin yirmiyedinci gecesini, Kadir gecesine daha önce çok tesadüf etmiş olduğu için ihyâ eden büyük sevâba kavuşur.
Kadir gecesi hakkında İmam-ı a’zam, yirmi ilâ otuzuncu geceleri arasında aranması da bildirilmiştir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Kadir gecesi Ramazanın 21, 23, 25, 27 29′uncu tek geceleri veya son gecesidir.”
“Ramazan-ı şerîfin yirmiyedinci gecesini ihyâ edenin Cennete girmesine ben kefilim.”
“Ramazan-ı şerîf ayının yirmi yedinci gecesini ihyâ edenin, amel defterine yirmiyedibin senelik ibâdet sevâbı yazılır. Cennette ona yirmiyedibin köşk yapılır. Her köşk, hatırdan hayâlden geçmediği şekildedir.”
Kadir gecesinin alâmetleri hakkında hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “O gece ne soğuk, ne sıcak olur. Sabah güneş doğunca, sisli olmaz, tatlı ve hoş bir hava olur. Fırtına olmaz.”
Bazı âlimler, Kadir gecesinde köpek sesinin duyulmadığını, ertesi günü güneşin şuasız doğduğunu, Kadir gecesinin gününün de fazilette gecesi gibi olduğunu bildirmişlerdir. Hadîs-i şerîte “Allahü teâlâ katında en sevgili gece, Kadir gecesidir.” Buyuruldu.
Bu gecede okunacak duâ
Peygamber efendimiz, Âişe vâlidemize, Kadir gecesinde şu duâyı okumasını bildirmiştir:
“Allahümme inneke afüvvün tühıbbül afve fa’fu annî.”
Bu gece çok kelime-i tevhid okumalıdır. Hadis-i şerifte;
“Kadir gecesinde üç defa lâilâhe illallah diyenin, birincisinde bütün günahları affolur. İkincisinde Cehennemden kurtulur. Üçüncüsünde Cennete girer.” buyuruldu.
Kaynak : 365 Gün dua
..
MUBAREK KADİR GECENİZ KUTLU OLSUN
Başta degerli ziyaretçılerimizin ve bütün islam aleminin mubarek Kadir gecesini kutlar hayırlara vesile olmasını Hz.Allah’tan temenni ve niyaz ederiz.
KADİR GECESİ – VAAZ – Hüseyin Kumaş Hocaefendi.
Kur’ân’ın indirildiği gece: Kadir Gecesi
1- “Muhakkak ki biz onu (Kur’ân’ı Levh-i mahfuz’dan dünya semâsına/Beytü’l-ma’mûr’a bütün olarak) Kadir Gecesi’inde indirdik.
2- Kadir Gecesi’nin (o fazilet ve şerefini) sana bildiren nedir?
3- Kadir Gecesi, (içinde Kadir Gecesi bulunmayan) bin aydan daha hayırlıdır.
4- Onda melekler ve Ruh, Rableri’nin izniyle her bir iş için (yani, o seneden gelecek seneye kadar Allâh Teâlâ’nın hüküm ve kazâ buyurduğu her bir iş sebebiyle yeryüzüne) iner.
5- O (gece) fecrin tulûuna kadar (yani tan yeri ağarıp sabah oluncaya kadar süren) bir selâmdır, selâmettir. (O vakte kadar melekler uğradıkları her mü’mine selâm verirler. Onların her türlü dert-sıkıntı, kusur-noksanlık vb. şeylerden uzak ve emin olmalarını; hayırlı son, halâs ve necata/kurtuluşa ermelerini dilerler. Yani o gece aynı selâmettir.) (1)
* * *
Kur’ân-ı Kerim’de Kadir Gecesi’nin kıymeti/değeri bu İlâhi beyanlarla anlatılıyor. Cenâb-ı Hak, Ümmet-i Muhammed’e hâs, bir ömre bedel bir geceyle onları taltif ediyor, mükâfatlandırıyor.Kur’ân’ın Kadir Gecesi’nde indirildiğini bildirerek bu gecenin değerini, itibarını ve faziletini/üstünlüğünü anlatması da yine onun kıymet ve şerefini açıklamaktadır.
Şâir bunu anlatırken,
“Azîzim bin aya değer
Hilâlin bin aya değer
Yıl var ki, bir güne değmez
Leyl var ki bin aya değer” diyor.
Hilâlin bin aya değer
Yıl var ki, bir güne değmez
Leyl var ki bin aya değer” diyor.
Hasılı, zamanın katlanarak değer kazandığı mübârek Kadir Gecesi ve onun gibi İlâhi rahmetin coşup zirveye ulaştığı gün ve geceleri, değerli zaman dilimlerini onlardaki esrarı anlatmak istiyor.
Bir tek gece… Ama bin aydan daha hayırlı, daha bereketli… Bir ömre bedel…
Kadir Gecesi hakkında bin aydan hayırlıdır denilmesi, bin ayın onun hayrının ölçüsünü vermesi için değil, hayrının çok fazla olduğunu göstermek içindir. Çünkü “daha hayırlı” olunca, onun hayrının bin ayla beraber daha’sının, yani fazlalığının da olduğu açıktır.
İşte bu fazlalığın miktarını ancak Allah Teala bilir. Bununla beraber “bin ay” denmesi hususunda bazı rivayetler de vardır. Müslümanların, eski İsrail Oğulları’ndan bir mücahidin bin ay cihad etmesine, ya da dört kişinin seksen yıl (yaklaşık bin ay) durmadan ibadet etmelerine gıpta etmeleri… Veya Rasûlüllah Efendimizin kendi ümmetinin ömürlerini kısa görüp, bu kısa ömürde yeterli ahiret azığı hazırlayamayacaklarından endişe etmesi, “bin ay” denmesinin sebebidir.
Böylece Allah Teala; kulu, Rasûlü-Habibi Efendimizi (s.a.v.) ve onun ümmetini mükafatlandırmıştır denir. (2)
Hallâc-ı Mansur hazretleri, “saymak, sıralamaktır” diyor. Kadir Gecesi’nin faziletini bin ayla sınırlamak da öyledir. Zira Cenâb-ı Hak, “bin aydan daha hayırlı”dır buyuruyor ki, bu fazlalığın miktarını da ancak Zâtı bilir.
Evet, madem Kadir Gecesi Cenâb-ı Hak tarafından bizim için bir ilâhi ihsandır, ikramdır, lutuftur; o halde biz de, bizim için olan bu gecenin kıymetini bilmeli ve ona göre ihya etmeye gayret göstermeliyiz.
İki Cihan Serveri Efendimiz (s.a.v.), “Kim Kadir Gecesi’nde (sevabına) inanarak, ihlâs ile kâim olursa, (o geceyi ibâdetle ihyâ ederse), geçmiş günahları bağışlanır”(3) buyuruyor.
Demek ki bu geceyi değerlendirmenin birinci şartı “kâim olmak”, yani gafletle geçirmemektir.Resûlüllah Efendimiz Ramazan ayını ve hususiyle son on gününü diğer gün ve gecelerden daha farklı bir şekilde ihyâ eder, âile efrâdını da kaldırır, ibâdet hususunda daha çok gayret gösterirlerdi.
Kadir Gecesi’nin Ramazan ayında, bilhassa son on gününde saklı oluşunun bir hikmeti; insanların, ona güvenip diğer zamanlarda isyâna dalmamaları için… Bir diğer hikmeti de, yine buna bağlı olarak, Kadir Gecesi’ne tesadüf etme ümidiyle bütün bir Ramazan ayını ihyâ etmelerini istemek olabilir.
Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) bir başka hadîs-i şeriflerinde, “Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasîbini almıştır” (4) buyurur.
Kadir Gecesi’nin gündüzünde de gecesi gibi ibâdet ve tâatten uzak kalınmamalı… Zira mâlumdur ki, yeryüzünde bir yerde gece olurken, diğer bir yerde gündüz olmaktadır. Böylece her iklimde bulunan, kendi gecesini ihyâ etmek suretiyle aynı hayır ve selâmetten istifade etmektedir.
Mü’minlerin annesi Hz. Âişe (r.a.) şöyle anlatıyor:
“— Dedim ki: Yâ Resûlüllah, Kadir Gecesi’ni bilirsem onda ne şekilde duâ edeyim?Buyurdu ki, şöyle söyle (duâ et):
“— Allâhümme inneke afüvvün kerîmün tühibbul afve fa’fü annî: Allah’ım! Şüphesiz ki sen çok afvedicisin, affı seversin; o halde beni de affet.” (5)
Kadir Gecesi’nde kılınacak olan nâfile namazın ardından okunacak olan tekbir, İnşirah ve Kadr surelerinden sonra da 100 defa bu duâ okunacaktır.
Kadir Gecesi’nde kılınacak olan nâfile namazın ardından okunacak olan tekbir, İnşirah ve Kadr surelerinden sonra da 100 defa bu duâ okunacaktır.
Rabbimiz cümlemize ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’e, bu geceye erişip ihyâ ederek; rahmet-mağfiret ve feyzinden â’zamî derecede istifâde-istifaza edebilmeyi nasip ve müyesser eylesin.
***
***
KADİR GECESİ’NDE NE YAPILIR?
Öncelikle aşağıda târif edeceğimiz ibâdetleri yerine getirmeliyiz.
Sonra da; zekâtların, fitrelerin tam olarak verilip verilmediğini kontrol etmeli; varsa noksanlarımız, bayramdan önce, verilmesi gereken yerlere mutlaka ulaştırmalıyız.
Çünkü bu ayda yapılan bedenî-mâlî bütün farz ibâdetlere, diğer aylardakilerin yetmiş katı sevap veriliyor. Yine bu ayda edâ edilen nâfile ibâdetlere, verilen hayır ve hasenâta da diğer aylarda îfa olunan farzların karşılığı olan ecir/mükâfat veriliyor.
***
KADİR GECESİ NAMAZI
Bu gece dört rek’at Kadir Gecesi namazı kılınır:
- 1’inci rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İnnâenzelnâhü…,
- 2’nci rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı şerif,
- 3’üncü rek’atte: 1 Fâtina, 3 İnnâenzelnâhü…,
- 4’üncü rek’atte: 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı şerif okunur.
Namazdan sonra;
- 1 defa tebir: “Allâhü ekber Allâhü ekber. Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.”
- 100 Elem neşrah leke…,
- 100 İnnâenzelnâhü…,
- 100 defa da Resûlüllah Efendimiz’in Hz. Âişe vâlidemize öğrettiği “Allâhümme inneke afüvvün kerîmün tühıbbü’l-afve fâ’füannî” duâsı okunup, ondan sonra duâ edilir.
Mümkünse, kandil gecesi olması hasebiyle bir de tesbih namazı kılmalıdır. (6)
***
***
Son söz olarak, bu fırsatları kaçırmamaya gayret edelim, diyor ve;
Tüm üye ve okurlarımızın, topyekün İslâm âleminin “bin aydan daha hayırlı olan Kadir Geceleri”ni şimdiden tebrik ile sağlık ve âfiyetlerle dolu daha nicelerine de kavuşmamızı Rabbimizden niyâz ediyorum.
DİPNOTLAR
(1) Kadr suresi, 97/1-5.
(2) Bu rivayetler için bkz. Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Neşriyat, İstanbul, 9, 5972.
(3) Buhârî, Sahih, Kadr, 1.
(4) Kurtubi, Tefsir, 20, 131.
(5) İmam Ahmed, Müsned, 6, 182.
(6) Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1983, s. 43.
(1) Kadr suresi, 97/1-5.
(2) Bu rivayetler için bkz. Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Neşriyat, İstanbul, 9, 5972.
(3) Buhârî, Sahih, Kadr, 1.
(4) Kurtubi, Tefsir, 20, 131.
(5) İmam Ahmed, Müsned, 6, 182.
(6) Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1983, s. 43.
Şem’ûne’l-Gâzi aleyhisselâm ve Kadir Gecesi
Şem’ûne’l-Gâzi hazretlerinin doğum ve vefat tarihleri hakkında kayıtlarda kesin bir bilgi yoktur.Hz. İsa’dan (a.s.) sonra dünyaya geldiği, ancak hangi asırda geldiği belli değildir. III. asırda IV. asırda yaşamış olabilir.
Şem’ûne’l-Gâzi hazretlerinin doğum ve vefat tarihleri hakkında kayıtlarda kesin bir bilgi yoktur.Hz. İsa’dan (a.s.) sonra dünyaya geldiği, ancak hangi asırda geldiği belli değildir. III. asırda IV. asırda yaşamış olabilir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), ashabına bir gün, İsrâiloğulları’ndan bir kişiyi anlatmıştı. Bu zât (ki o Şem’ûne’l-Gâzî’dir), bin ay Allah yolunda silâh kuşanarak cihâd etmiş, gecelerini de ibadetle geçirmişti. Müslümanlar hayretler içinde kalarak ona gıpta ettiler/imrendiler… ‘Keşke bizim ömrümüz de onunki gibi uzun olsaydı da, biz de din uğruna Allah için cihad etseydik’ dediler. Bunun üzerine Allah Tealâ, Ümmet-i Muhammed’e olan lûtuf ve merhametini beyan etmek üzere Kadir Sûresi’ni inzal edip;‘(Size Kur’an’ın indirildiği) Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır’ buyurdu. (Bkz. el-Vâhidî, Kitabu’l-Megazî, s. 486)
***
***
Bir başka kaynakta ise, şöyle denilmektedir:
Rum beldelerinden bir beldede ismine Şem’ûn bin Mesih denilen bir zat vardı. Bu zat, İncilehlindendi. Annesi onu Allah yolunda hizmet etmesi için nezretmişti. Kavmi putlara tapıyordu.Şem’ûn’un evi şehrinden uzak bir yerdeydi.
Şem’ûn, Allah Teala’yı inkâr eden, putlara tapan sapık kavmi ile cihad edip onları Allah’a imana çağırıyordu… Tek başına yaptığı mücadelelerde-savaşlarda çok ganimet elde ediyordu… Savaşırken susadığı zaman Allah onun için bir taştan gayet leziz bir su akıtırdı. Bu su, o içip kanasıya kadar akardı… Kendisine büyük bir güç ve kuvvet verilmişti.
Ana hatlarıyla vasıflarından/özelliklerinden söz ettiğimiz bu mübarek zatın Erciyes‘in batısında bulunan ve bugün adı “Evliya Dağı” diye anılan bir dağda yaşadığı rivayeti yaygındı… Çevre halkının arasındaki adı, “Şem’ûn el-Gâzi”dir. Hatta XII. Asırda Anadolu’ya gelen Selçuklularonun mezarının üzerine güzel bir türbe yaptırmışlardır.
Çevreden derlenen hayat hikâyesindeki benzerlik, peygamberler tarihinde zikredilenlerle aynıdır.
***
Hikâye şöyledir:
Şem’ûn el-Gâzi, benzeri görülmemiş bir kahraman-yiğit olup kendisini hangi bağ ile bağlasalar o bağı kırıp kurtulurdu.
İman etmeyenlere karşı Allah yolunda cihad ederdi. İnanmayanlar onun karşısında aciz ve çaresiz kalmışlardı. Bu halden kurtulmak için bir hile ile çare arıyorlardı…
Yaşadıkları beldenin hâkimi, Şem’ûn’un hanımına haber gönderip,
Yaşadıkları beldenin hâkimi, Şem’ûn’un hanımına haber gönderip,
- “Eğer kocanı öldürmede bize yardımcı olursan, seni kendime alıp istediğin her şeye kavuştururum.” dedi.
Kadın buna aldandı ve,
- “Size nasıl yardımcı olurum?” diye sordu. O da,
- “Gece uyurken onu iple iyice bağla ve bize haber ver” dedi.
Kadın bu teklifi kabul etti. Bir gece Şem’ûn uyurken onu sağlam bir iple sıkıca bağladı. Şem’ûnsabahleyin uyanıp kendisinin bağlandığını görünce, hanıma bunu niye yaptığını sordu. O da,
- “Senin çok kuvvetli olduğunu, seni bağlayan her ipi koparacağını söylerdin… Kuvvetini denemek için yaptım bunu” dedi.
Şem’ûn ses çıkarmadı… Gerildi ve bütün ipleri kırdı.
Kadın yaptığı işte başarısız kaldığını şehrin hâkimine bildirdi.
Onlar bu defa zincir gönderdiler. Onunla bağlamasını tembihlediler…
Kadın Şem’ûn’u bu defa zincirle bağladı… Şem’ûn uyanınca bu defa zincirleri bir hamlede dağıttı.
Karısına bunu niçin yaptığını sorunca,”Şem’ûn neyle bağlanırsa bağlansın hepsini kırar diye duymuştum. Onun için denedim” dedi.
Şem’ûn,
- “Doğrudur” diye cevap verdi ve ilave etti: “Ben ancak kendi saçımın teliyle bağlanırsam onu kıramam” dedi.
Kadın bunu öğrenince, bir gece de onun ellerini ve ayaklarını saçından aldığı kıllarla bağladı.
Sabahleyin uyanınca, Şem’ûn bunları kıramadı…
Kadın durumu şehrin hâkimine bildirdi… Askerleri gelip onu şehrin hâkiminin huzuruna götürdüler…
Şehrin Kralı, dört sütun üzerine inşa edilmiş bir köşkte oturuyordu.
Halkı sarayının önüne topladı…
Şem’ûn aleyhisselâmın asılması için darağacı kurdurdu… Orada asılmasını emretti.
Askerler onu, elleri kendi saçının kıllarıyla bağlı olarak darağacının önüne getirdiler…
Büyük bir kalabalık taş kesilmiş bu ezeli düşmanlarının asılacağını sabırsızlıkla bekliyorlardı…
Şem’ûn aleyhisselâm, yağlı ip boğazına geçirilmeden, darağacına baktı ve hafif tebessüm ederek, gözlerini yumup, sessiz bir şekilde Allah Telala’ya şu duada bulundu:
“Ya Rabbi! Dünyada yaşamayı, senin yolunda kâfirler ile cihad etmek için isterim. Eğer bu isteğim kalpten ve samimi ise, duamı kabul buyur ve beni kurtar. Senin yolunda cengime-cihadıma devam edeyim. Değilse zaten sana geliyorum bundan sürûr ve mutluluk duyarım.”
Şem’ûn aleyhisselâmın bu duasından sonra bir melek geldi,ellerini ve ayaklarını çözdü…
Şem’ûn aleyhisselâmın bu duasından sonra bir melek geldi,ellerini ve ayaklarını çözdü…
Bunun üzerine Şem’ûn aleyhisselâm şehrin hâkiminin sarayını avuçladığı gibi kendisinin asılmasını seyre gelen halkın üzerine savurdu… Böylece hem azılı düşmanı Kral hem de halkı ortadan kaldırdı…
Evine dönünce de kendisine ihanet eden kadını cezalandırdı…
Bundan sonra da yine gazalarına devam etti…
Vadesi gelince de her fani gibi vefat etti.
Ona inananlar bu defa, onu götürüp Erciyes’in zirvesine yakın bir yerde toprağa verdiler. Bu küçük tepede kendisinin zaten kuyusu vardı. Bugün halk tarafından, “Evliya Dağı” diye adlandırılan bu yerde, pâk ecdadımız Selçukluların, kabri üzerine yaptırdığı güzel bir türbenin altınde yapmaktadır.
Kabrinin boyu 4 metredir…
Başucunda ise iki çocuğuna ait mezarlar vardır.
(Aleyhi ve aleyhimüsselâmu ve alâ Nebiyyinâ hâssah)
Kadir Gecesi’ni düşünürken…
Hemen her mübârek gün ve gecelerde aynı şeyleri düşünür, değişmeyen hakikatleri hatırlarız. Mü’min için bu vaziyet hiç değişmez; hakikat hep aynı hakikattir.
Dilerseniz, bu mübârek gece için düşünüp hatırladıklarımıza bir göz atalım…
Bildiğimiz gibi Ehl-i Sünnet inancına göre, “Hayrı da şerri de yaratan Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleridir. Ancak onun, şerre rızâsı yoktur.” Yani Cenâb-ı Hak, yarattığıkullarının cennete gitmesini, Cemâl-i İlahi ile şereflenmelerini istiyor, cehenneme müstehak duruma düşüp azap çekmelerine ise rızâsı yok.
Bunun için de cennete gidebilme vesilelerini çoğaltmış, cehenneme gitme sebeplerini ise azaltmıştır. Nitekim şu âyet-i celîle bunun açık delillerinden biridir:
“Kim (huzûr-i İlâhîye) bir iyilikle gelirse, ona getirdiğinin on katı (ecir) vardır. Kim de bir kötülükle gelirse o, sadece onun misliyle cezâlandırılır. Onlar (yani iyilik edenler de fenalık yapanlar da) haksızlığa uğratılmazlar. (Sevapları eksik verilmediği gibi, azapları da artırılarak zulme uğratılmazlar.)” (1)
Evet, bir kötülüğe bir günah; ama bir iyiliğe/bir hayra bir sevap değil, on sevaptan başlayan bir yükseliş!.. Çünkü Rabbimiz kullarının, gadabına/öfkesine mâruz kalıp cehenneme girmelerini değil, rızâsına muvâfık/uygun amel ve ibadetlerde bulunup cennet ve Cemâl-i İlâhîsi ile müşerref olmalarını istiyor…
Bunun içindir ki, bütün gün ve geceleri kendisi yarattığı halde bazılarına birtakım farklılıklar, üstünlükler vermiş… Yapılan iyiliklerin, işlenen amellerin sevâbını daha da yükselterek yetmişe, yedi yüze, kandil gecelerinde daha fazlaya çıkartmış… Özellikle Kadir Gecesi’nde ise, rakamların ifade edemeyeceği kadar zirveye tırmandırmıştır. Hatta Kadir Gecesi’ne öylesine kudsî bir ulviyet lutfetmiş ki; bu geceyi ihyâ ile bin aylık nâfile ibâdet sevâbından daha fazla kazanmayı bile mümkün kılmıştır.
Niçin?
Çünkü Rabbimiz kullarının cennete gitmelerini istiyor, cehennemlik olmalarına rızâsı yok. Bunun için de bahaneler halk ediyor, sebepler-vesileler ihdâs ediyor; günahların cezâsını bir yazdırıyor, iyiliklerin sevaplarını ise on’dan başlatıyor… Yedi yüze, yedi bine, yetmiş bine, yedi yüz bine, milyonlara kadar çoğaltıyor… Hatta Kur’ân-ı Kerim’de, “… Sabredenlere ecirleri-mükâfatları hesapsız verilecektir”(2) buyuruluyor.
Hadis-i şeriflerde ise orucun insanı, ruhi terbiye vasıtası olan en mühim hasletlerden sabra alıştıracağı belirtilir. Bunlardan birinde Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:“Temizlik îmânın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır”(3) Kadir Gecesi de, oruç ayı olanRamazan-ı şerif içerisdedir malum…
***
“SEN HİÇ KADİR GECESİ’Nİ YAŞAMADIN MI?”
İrşad ve mev’izaya dair bazı eserlerde şöyle anlatılır:
Bir kul “kabir azâbı” çekerse, mezarlıktaki arkadaşları ona sorarmış:
“Sen hiç Ramazan ayına ulaşmadın mı, Kadir Gecesi’ni yaşamadın mı?
Şayet, “Yaşadım” derse, hayret ederlermiş… Nasıl olup da kendini affettiremedin; sel gibi akan, çağlayanlar gibi coşan sevaplarla amel defterini dolduramadın da kabir azâbına mâruz kaldın? diye…
Mezardakilerin bu hayreti de, Kadir Gecesi’nin kadrini/kıymetini anlamamız bakımından oldukça mânidar değil midir?
***
Velhâsıl, bu mübârek ay, gün ve gecelerde kabını dolduran doldurmakta, dolduramayan da lâyık olduğu kötü âkıbeti beklemektedir. Rahmet-i İlâhî sağanak yağmurlar gibi yağmakta, mağfiret-i İlâhî bembeyaz karlar gibi üzerimize inmektedir. Kaçanlar elbette istifade edemeyecek; letâifini-gönüllerini açanlar ise, mutlaka bu İlâhî feyzden mahrum kalmayacak, umduklarına nâil, korktuklarından emin olacaktır.
İşte bu noktada önemli olan hususulardan biri de; insanın kendini kontrol etmesi, kimlerin arasında ve yanında olduğuna dikkat etmesidir… İlâhî rahmetten kaçan bedbahtların/manevi felakete uğramış kimselerin mi, yoksa kalbini-gönlünü açıp nûr-i İlahi, feyz-i Muhammedî ile alâkadar olan bahtiyarların mı?
***
Rabbimiz bizleri rahmet-mağfiret-feyz ve bereketinin yağmurlar, karlar gibi yağdırmakta olduğu Kadir Gecesi’nden a‘zamî derecede istifade ve istifaza edebilen seçkin kulları zümresine ilhak buyursun.
***
KADİR GECESİNİ GÖZETMEK
Kadir Gecesi’nin, Ramazân-ı Şerif’in 20’sinden sonraki tek gecelerinde aranmasına dair müteaddit hadîs-i şerifler vârid olmuştur.
Birinden itibaren tek gecelerde aranmasını tavsiye eden büyükler de vardır. İmâm-ı Şâ’rânîhazretleri Kadir Gecesi’nin kaçıncı gece olduğunu, Ramazân-ı Şerif’in giriş günlerine göre şöyle tesbit etmiştir:
- Pazar günü girerse, 28’i 29’a bağlayan gece.
- Pazartesi günü girerse, 20’yi 21’e bağlayan gece.
- Salı günü girerse, 26’yı 27’ye bağlayan gece.
- Çarşamba günü girerse, 18’i 19’a bağlayan gece.
- Perşembe günü girerse, 24’ü 25’e bağlayan gece.
- Perşembe günü girerse, 24’ü 25’e bağlayan gece.
- Cuma günü girerse, 16’yı 17’ye bağlayan gece.
- Cumartesi günü girerse, 22’yi 23’e bağlayan gece.
- Cumartesi günü girerse, 22’yi 23’e bağlayan gece.
İmâm-ı Şâ’rânî hazretleri 30 sene Kadir Gecesi’yle bu târife göre müşerref olmuşlardır. Birçok ehlüllah bu usûlle Kadir Gecesi’ni bulmuşlardır.
Malumunuz, Kadir Gecesi’nin bu ay içerisinde hangi gece olduğunun gizlenmesi, mü’minlerin her geceyi Kadir Gecesi bilip, her gece çokça ibâdet etmeleri için ve diğer bazı sebeplerden dolayıdır.
***
Netice olarak şunu ifade edebiliriz;
Ramazan-ı Şerif hangi gün girerse girsin, bu hesaba göre Kadir Gecesi, cumartesiyi pazara bağlayan geceye isabet etmektedir. Ramazan-ı Şerif’in ikinci yarısında ise, iki adet cumartesi vardır. Bunlardan gecesi tek sayıya isabet eden, Kadir Gecesi’dir.
Dikkat: Bu sene (H. 1430 / M. 2009) Ramazan-ı şerif Cuma günü girmiş olduğuna göre, yukardaki hesabe göre gerçek Kadir Gecesi 5 Eylül Cumartesi gününü 6 Eylül Pazar’a bağlayan gece yani 17′inci geceye isabet etmektedir. Bu usulden haberdar olan mü’minler, mutlaka o geceyi de ihya etmelidirler.
Ayrıca şunu da hatırdan uzak tutmamak gere;
Ümmet-i Muhammed bir bütün olarak 27′nci geceyi Kadir Gecesi olarak ihya ettikleri için, Cenab-ı Hak, asıl Kadir Gecesi‘ndeki bütün esrar ve tecelliyatını bu gecede de ihsan ediyor. O bakımdan mü’minler, 21′inci geceyi ihya etmiş bile olsalar, 27′nci geceyi de aynu şuur ve uyanıklılıkla ihya etmelidir, boş geçirmemelidirler.
***
***
KADİR GECESİ’NİN ALÂMETLERİ
- Kadir Gecesi’nde hava berrak ve güzel olur.
- O gece her şey Allah’a secde eder.
- Denizlerin suyu bir an için tatlılaşır.
- Mü’minler afv-ı ilâhi ve mağfiret-i sübhânîye mazhar olurlar. (4)
DİPNOTLAR(1) En‘âm suresi, 160.
(2) Zümer suresi, 10.
(3) İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4, 260.
(4) Dua ve İbadetler, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1983, s. 41.
(2) Zümer suresi, 10.
(3) İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4, 260.
(4) Dua ve İbadetler, Fazilet Neşriyat, İstanbul, 1983, s. 41.
Kadir Gecesinde Ne Yapılır?
Bu gece 4 rek’at Kadir gecesi namazı kılınır:
1′inci rekatte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 „İnnâ enzelnâhü fî leyletil-kadr…“
2′nci rek’atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 İhlâs-ı şerîf,
3′üncü rekatte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 „İnnâ enzelnâhü fî leyletil-kadr…“
4′üncü rek’atte: 1 Fâtiha-i şerîfe, 3 İhlâs-ı şerîf, okunur.
Namazdan sonra:
1 defa:
اَللهُ اَكْبَرُ اَللهُ اَكْبَرُ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ واللهُ اَكْبَرُ اَللهُ اَكْبَرُ وَِللهِ الْحَمْدُ
„Allâhü ekber. Allâhü ekber. Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber. Ve lillâhil-hamd“
100 „Elem neşrah leke sadrak…“
100 „İnnâ enzelnâhü fî leyletil-kadr…“
100 „İnnâ enzelnâhü fî leyletil-kadr…“
100 defa da Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in Hazret-i Âişe (r.a.) Vâlidemiz’e öğrettiği şu duâ okunup, sonra duâ yapılır:
اَللَّهُمَّ اِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى
„Allâhümme inneke afüvvün kerîmün tühibbül-afve fa’fü annî“
Mümkünse kandil gecesi olması hasebiyle bir de tesbih namazı kılınır.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Etiketler
KADİR GECESİ
Etiketler:
KADİR GECESİ
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder