Kıyametin şartlarını bildirir.
Kıyametin şartlarını bildirir.
Kıyametin şartlarını, kıyametin alâmetlerini, surun üfürülüşünü, zelzele ve insanların perişanlığını, yaratıkların helakini ve göklerin harap olmasını bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, sadece muhaddisler ittifak etmişlerdir ki: Kıyametin şartları ve kıyametin alâmetleri iki çeşittir. Biri gizli alâmetler, biri de açık alâmetlerdir.
Gizli alâmetler: İnsandan izzet, hürmet, muhabbet, şefkat, edep, haya, cömertlik, ahde vefa, doğruluk, safa, dostluk, takva, şeriatın yürürlükten kalkması gibi. Şehirlerde mescitlerin çoğalması ve cemaatin azalması, binaların yüksek olması, elbiselerin incelmesi, kadınların ve çocukların hakimiyeti ele geçirmesi, kadınların erkekler, erkeklerin kadınlara benzemesi, homoseksüelliğin ve kadınlar arasında seviciliğin yaygınlaşması, eşyanın bereketinin azalması, akraba ziyaretinin ve şeriata uygun alış-verişin kesilmesi, kötülerin hürmet görmesi, iyilerin hakir görülmesi, cariyelerin efendilerini doğurması, kan dökülmesi, fisk ve fücurun artması ve kabirlerin süslenmesi gibi işlerdir ki, bunlara kıyametin şartları dahi derler.
Açık alâmetler: Kıyametin açık alâmetleri ondur.
1- Deccalın çıkışı.
2- Üç gece üstüste ay tutulması.
3- Üç sene boyunca yedi iklimde kıtlık olması.
4- Büyük bir dumanın her tarafı kaplaması.
5- İsa aleyhisselamın Şam’daki beyaz minare üzerine inip, Deccal’ı öldürerek, Şeriat-ı Muhammediyye ile amel etmesi.
6- Resul-ü Ekrem’in soyundan Mehdi çıkıp, kırk yıl adâlet üzere gidip, Hazreti İsa aleyhisselamı bulması.
7- Dâbbe-tül-Arz’ın vücuda gelmesi.
8- Ye’cüc ve Me’cüc’ün İskender seddinden çıkarak, yedi iklimi istilâ etmesi.
9- Hazreti İsa aleyhisselamın Mekke-i Mükerreme’ye gelip, buradan ahirete gitmesi; bundan sonra da Kâbe’nin yıkılması.
10- Güneşin batıdan doğup, orada dolanması.
Bu şartların ve alâmetlerin ortaya çıkmasından sonra misk ve anber kokusu gibi serin ve temiz rüzgâr esip, müminlerin ruhları bu rüzgârın tatlılığıyla çıkar. Bundan sonra Kur’an-ı Kerim’in hükümleri yeryüzünden kalkıp, halkın cümlesi cehalette kalır. Yüz yıl dahi öyle gider.
Müfessirler dahi ittifak etmişlerdir ki: Bütün bunlardan sonra Hak Taâlâ, İsrafil aleyhisselama suru üfürmekle emreder. Hemen o an surun narasının heybetinden yedi gökte olan meleklerin ve yedi yerde olan yaratıkların cümlesi, kıyamet koptu sanıp, yüzleri üzere düşüp, kendilerinden geçerler. Gökler ve yerler titreyiş ve sarsıntıyla düşüp, yıldızlar dökülür. Saçlar, sakallar ağarıp, hamileler doğurup, insanların cümlesi kendinden gidip, sarhoşlar misali kalırlar. Bu, surun ilk üfürülüşüdür ki, ondan bu heybetleri alırlar. Kırk yıl dahi bu minval üzere gider. Bundan sonra Hak Taâlâ, İsrafil aleyhisselama yine sura üfürmekle emreder. Bunun üzerine o dahi ikinci üfleyişte suru öyle güçlü üfler ki, şiddetinden bütün dağlar o demde düzlenerek yerlerinden kopup, havaya çıkıp, atılmış pamuk gibi bulut olurlar. Yedi gök, pare pare olup, yeryüzüne su gibi eriyip dökülürler. Denizlerin suyu kupkuru olup, güneş ve ayın ışığı gidip, kapkara olurlar. Cihanı karanlık kaplayıp, arş-ı âlâdan aşağıların aşağısına belki perde altına dek, her ne kadar yaratık ve melek varsa cümleten helâk olup, fena bulurlar. Ancak Allah’a yakın meleklerden sekiz melek kalırlar. Onlar; Cebrail, Mikail, Rıdvan ve Azrail’dir. Öteki dördü; arşın taşıyıcılarıdır ki, birisi İsrafildir. Bundan sonra Azrail aleyhisselam, o yedi meleğin dahi ruhlarını kabzeder. En son kendi ruhunu kabzederken bir çığlık atar ki, narasının sadası gökleri geçip, yerlere gider.
Şu halde her can, ölümü tadıp, yok olur. İki âlemde bir kimse kalmayıp, ancak Celal ve ikram sahibi olan Allah Taâlâ kalır. Bu âlem, harap, boş, tenha virane gibi, kırk yıl daha bu durum üzere kalır. Ve kimse olmadığından yine kendisi: “Her şeye galip olan tek Allah’ın!” (40/16) deyip, kendi kendisine cevap eder.
Resulullah gelecekten haber verdi
Sual: Bazıları mucizeye, keramete inanmıyorlar. Resulullah da gaybı bilemez diyorlar. Bu hususta âyet ve hadis yok mu da böyle diyorlar?
CEVAP: Allahü teâlâ bildirirse, Resulullah da gaybı, gelecekte olan şeyleri bilir.
Peygamber efendimizin bildirilen gaybları bildiğini bildiren üç âyet meali de şöyledir:
(Allah gaybı herkese bildirmez; ancak dilediği resul müstesna, [Mucize olarak ona bildirir.] Çünkü her peygamberin önünden ve ardından gözcüler [melekler] salar.) [Cin 26, 27] (Beydavi tefsiri)
(Allah, müminleri bulunduğu şu durumda bırakmaz, temizi pisten ayırır. Allah size gaybı da bildirmez. Ama Allah Resullerden dilediğini seçip, ona gaybı bildirir. Artık Allah’a ve resullerine inanın, eğer iman eder, müttaki olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.) [Al-i İmran 179]
(O, gaybın bilgilerini [vahiy ile bildirilen gizli şeyleri sizden] esirgemez.) [Tekvir 24]
Resulullah efendimizin mucize olarak gelecekten haber verdiği (Bir zaman gelecek) diye başlayan hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:
(Bir zaman gelecek, insanlar, yalnız parayı düşünüp, helal haram düşünmeyecekler.) [Buhari]
(Rüşvet, hediye adı altında verilecek, gözdağı için suçsuz kişiler öldürülecek.) [İ. Gazali]
(Âmirler, imamlar, namazı öldürecek, vaktinden sonraya bırakacaklar.) [Müslim]
(Peygamberim diyen yalancılar çıkacak, benden sonra peygamber gelmeyecek.) [Mişkat] (Peygamberim diyen birçok yalancı çıkmıştır.)
(Sünnetimi öldürerek dini bozmaya çalışan kimseler çıkacak.) [Deylemi]
(Allah’ın kitabının dışında uyacağımız bir şey yok diyenler çıkacaktır.) [Ebu Davud]
(Bir zaman gelecek, beni yalanlayanlar çıkacaktır. “Hadisi bırak, Kur’ana bak” diyeceklerdir.) [Ebu Ya’la]
(Kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanları kötülemek için delil olarak kullanacaklar.) [İbni Ömer] (Vehhabiler, müşrikler hakkında inen âyetleri Müslümanlar için, rafiziler de münafıklar hakkında inen âyetleri Eshab-ı kiram için delil gösterdiler. Resulullahın mucizesi meydana çıktı.]
(Sünnet, bid’at gibi çirkin, bid’at da sünnet gibi rağbet görecek. Sünnete uyan garip olacak, yalnız kalacak. Bid’ate uyan, çok yardımcı bulacaktır.) [Şir’a]
(Kur’an, dünyalık için okunacaktır.) [Ebu Davud]
(Camilerde binden fazla kişi namaz kılacak, içlerinde bir mümin bulunmayacak.) [Deylemi]
(Âlimler fitne unsuru olacak, camiler ve hafızlar çoğalacak, ama hakiki âlim hiç bulunmayacak.) [Ebu Nuaym]
(Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak.) [Asakir]
(Din adamları, ince meseleleri ele alıp, halkı şaşırtacaklar.) [Taberani]
(Din âlimi kalmayacak, din adamı yerine geçirilen cahiller, bilmeden fetva verecek, herkesi, doğru yoldan çıkarmaya çalışacak.) [Buhari]
(Din adamları, halkın istediği yönde fetva verecek, helale haram, harama helal diyecekler, dini ticarete, menfaate alet edecekler.) [Deylemi]
(Hacca, hükümdarlar [devlet başkanları] gezi için, zenginler ticaret, fakirler dilenmek, din görevlileri de gösteriş için gidecekler.) [Hatib]
(Kişi dinini ve dünyasını ancak para ile ayakta tutabilecek, altını gümüşü [parası pulu] olmayan rahat edemeyecek.) [Taberani]
(İnsanın bütün kaygısı midesi olacak, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olacak.) [Sülemi]
(Her asır, öncekinden daha kötü olacak, böylece Kıyamete kadar hep bozulacak.) [Hadika]
(İstanbul fethedilecektir. Bunların kumandanı ne güzel emir, askerleri ne güzel askerdir.) [Hakim, İ. Ahmed, İ. Süyuti]
(Ey dağ, sallanma, üstünde bir peygamber, bir sıddık, iki de şehid var.) [Buhari] (Hazret-i Ömer ve Hazret-i Osman’ın şehid olacağını haber verdi.)
(Ya Osman halife olacaksın, hilafet gömleğini çıkarmak isteyecekler, sakın çıkarma! O gün oruçlu olacak, benim yanımda iftar edeceksin.) [Hâkim] (Aynen vaki olmuştur.)
(İnsanlar temizlikte fazla titiz olacak, vesvese edip dinde haddi aşacaklar.) [Ebu Davud]
(Çeşitli isimler altında şaraplar çıkacak, helal sayılacak.) [İ.Ahmed]
(Ortalık bozulacak, dine uymak avuçta ateş tutmak gibi zor olacak.) [Hâkim]
(Köpek beslemek, evlat yetiştirmekten daha cazip olacak.) [Hâkim]
(Kötü kadınlar, çoğalıp, zina bir toplum içinde yayılırsa, halk, daha önce görülmemiş [frengi, AIDS gibi] bulaşıcı hastalıklara maruz kalır. Ölçüde, tartıda hile yapılırsa, geçim darlığı baş gösterir.) [Beyheki]
(Erkekler azalacak, kadınlar çoğalacak.) [Buhari]
(Çalgı her yere yayılacak, güvenlik güçleri çoğalacak.) [Beyheki]
(Anarşi ve ölüm çoğalacak.) [İbni Mace]
(İşler, ehli olmayana verilecek.) [Buhari]
(Bu dinin başlangıcı gibi, sonu da garip olacak!) [Tirmizi]
(Sadece tanıdıklara selam verilecek ve yazarlar çoğalacak.) [Hâkim]
(Zengine malı için tazim edilecek, fuhuş yayılacak, piçler çoğalacak. Büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmeyecek. Kurtlar, kuzu postuna bürünecek.) [Hâkim]
Kıyametin kopması ile ilgili hadis-i şerifler:
(Erkek erkekle, kadın kadınla yetinmedikçe, kıyamet kopmayacak.) [Hatib]
(Lutilik mubah sayılmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Deylemi]
(Deprem, fitne, katillik artmadıkça, kıyamet kopmayacak.) [Buhari]
(Kardeşler farklı dinden olmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Deylemi]
(Kötüler dünyaya hâkim olmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Tirmizi]
(Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Müslim]
(Allah’a inanan Müslüman kaldığı müddetçe kıyamet kopmayacak.) [Müslim]
Yukarıda bildirilen küçük alametlerin çoğu çıktı. Henüz çıkmamış olan küçük alametlerden bazıları şunlardır:
(Kişi yol kenarında kadınla beraber olacak.) [Hâkim]
(Konuşan hayvanlar olacak.) [Tirmizi]
(Kıyamet alametidir ki, erkek evde yokken kadının yaptıklarını ayakkabısı haber verecektir.) [İ. Ahmed]
Kıyametin büyük alametleri de şunlardır:
(Mehdi gelecek.) [Ebu Nuaym]
(Deccal gelecek.) [İ.E. Şeybe]
(İsa gökten inecek, duman çıkacak, Kâbe yıkılacak.) [Buhari]
(Dabbet-ül-arz çıkacak) [Tirmizi]
(Yecüc ve Mecüc çıkacak.) [İbni Cerir]
(Ateş çıkacak, güneş batıdan doğacak.) [Müslim]
Güneşin batıdan doğmasını, bâtıniler, batılıların Müslüman olması diye tevil etmişlerse de, bu tevilleri bâtıldır. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğunca, insanlar onu görür ve hepsi de iman ederler. Fakat bu imanları fayda vermez.) [Buhari]
Gaybı yalnız Allah bilir
Gayb, duygu organları ile veya hesap ile, tecrübe ile anlaşılmayan şey demektir. Gaybı ancak Allah bilir. O, Âlim-ül-gayb [gaybı bilen]dir (Haşr 23) ve Allâmül-guyûb [gaybları en iyi bilen]dir. (Sebe 48)
Bu konudaki birkaç âyet meali şöyledir:
(Allah’ın, gaybları en iyi bilen olduğunu hâlâ anlamadılar mı?) [Tevbe 78]
(De ki: Gaybı bilmek Allah’a mahsustur.) [Yunus 20]
(Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir.) [Hud 123, Nahl 77]
(De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka bilen yoktur.) [Neml 65, Hücurat 18]
Gaybı Peygamberler de bilmez. Bu konudaki birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ben gaybı da bilmem.) [Enam 50, Hud 31]
(Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır.) [Enam 59]
(De ki: Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim.) [Araf 188]
Gaybı cinler de bilmez. Bir âyet meali:
(Cinler gaybı bilselerdi, zelil edici azap içinde kalmazlardı.) [Sebe 14]
Falanca hoca, filanca falcı gaybı biliyor demek küfür olur. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Falcının, büyücünün veya başka birinin gaybdan verdiği haberlere inanan, Kur’an-ı kerime inanmamış olur.) [Taberani]
Allahü teâlâ dilerse, Peygamberlerine bazı gayblarını bildirir. Bu konudaki iki âyet meali şöyledir:
(Allah size gaybı bildirmez; fakat dilediği Peygamberine gaybı bildirir.) [Al-i imran 179]
(Allah gaybı herkese bildirmez; ancak dilediği Resul müstesna, [Mucize olarak ona bildirir.] Çünkü her Peygamberin önünden ve ardından gözcüler [melekler] salar.) [Cin 26, 27]
Hazret-i Musa’nın, ledün ilmine sahip, yani Allahü teâlânın kendisine gaybları bildirdiği bir zata, (Rabbimizin sana öğrettiği doğruyu bulmama yardım edecek hayra götürecek bir ilmi bana da öğretmen için, sana tâbi olmak istiyorum) dediği Kur’an-ı kerimde bildiriliyor. (Kehf 66)
Gaybları bilen, ledünni ilme sahip olan bu zatın Hazret-i Hızır olduğu bildirilmiştir. Resulullah efendimize ise, birçok gayblar bildirilmişti. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Saflarınızı tamamlayın. Çünkü sizi elbette arkamdan da görüyorum.) [Müslim]
(Rükû ve secdeleri düzgün yapın, Allah’a yemin ederim ki, sizin rükû ve secde yaptığınızı arkamdan görüyorum.) [Buhari, Müslim]
(Gözde görmeyi yaratan Allahü teâlâ, diğer uzuvlarda da görmeyi yaratmaya kadirdir. Resulullahın bu mucizesini inkâr eden, Allah’ın kudretini inkâr etmiş olur.) Resulullah efendimizin gündüz aydınlıkta nasıl görürse, gece karanlıkta da aynen gördüğü Buhari’deki hadis-i şerifte bildirilmiştir.
Evet, Allah’tan başka gaybı kimse bilemez. Bilir demek küfürdür. Bir gün Resulullah efendimizin devesi kayboldu. Münafıklar bunu fırsat bilip “Hani göklerden, Cennetten, Cehennemden bahsediyordu. Kaybolan devesinin yerini bile bilmiyor” dediler. Münafıkların bu sözü Resulullah efendimize ulaşınca, (Vallahi ben ancak Rabbimin bana bildirdiklerini bilirim. Şu anda Rabbim, bana devemin nerede olduğunu bildirdi. Devem, şu anda falanca yerdedir) buyurdu. Tarif edilen yere gidip deveyi bir ağaca bağlı olarak buldular. (Mevahib-i ledünniyye)
Ancak, Allahü teâlâ bildirirse Resulü de, evliyası da bilebilir. Bunun delillerini yukarıda genişçe bildirdik. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kalbleriniz temiz olsa idi, siz de benim duyduklarımı duyardınız.) [İ. Ahmed, Taberani] (Bu hadis-i şerifteki gibi kalbi temiz olan Hazret-i Ömer, Medine’den İran’daki ordusunu görüp, komutanı Sariye’ye, “Dağa yanaş” dedi. (Ş. Nübüvve)
Yine bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Geçmiş ümmetler içinde vukuundan önce bazı gaybları haber veren keramet ehli zatlar var idi. Ümmetimden de Ömer onlardandır.) [Buhari, Müslim]
Hazret-i Ömer’inki gibi başka evliyadan da bir çok keramet görülmüştür. Kur’an-ı kerim bunu bildirmektedir. (Neml 38-40, Meryem 24, Al-i imran 37, Kehf 17,18)
Netice: Allahü teâlâ dilediğine gaybı bildirir ve o da gaybdan haber verir. (Avarif-ül-mearif)
Gerçeklesen ( Bazı ) KIYAMET Alametleri
kıyamet alametleri olarak haber verilen olaylar bu günümüze nasıl uyuyor tam haber verildiği gibi aynen bu gün bu işler heryerde işlenmekte
(Ortalık bozulacak, dine uymak avuçta ateş tutmak gibi zor olacak.) [Hakim]
(Çeşitli isimler altında şaraplar çıkacak, helal sayılacak.) [İ.Ahmed]
(Köpek beslemek, evlat yetiştirmekten daha cazip olacak.) [Hakim]
(Kötü kadınlar, çoğalıp, zina bir toplum içinde yayılırsa, halk, daha önce görülmemiş [frengi, AIDS gibi] bulaşıcı hastalıklara maruz kalır. Ölçüde, tartıda hile yapılırsa, geçim darlığı baş gösterir.) [Beyheki]
(Erkekler azalacak, kadınlar çoğalacak.) [Buhari]
(Çalgı her yere yayılacak, güvenlik güçleri çoğalacak.) [Beyheki]
(Anarşi ve ölüm çoğalacak.) [İbni Mace]
(İşler, ehli olmayana verilecek.) [Buhari]
(Bu dinin başlangıcı gibi, sonu da garip olacak!) [Tirmizi]
(Sadece tanıdıklara selam verilecek ve yazarlar çoğalacak.) [Hakim]
(Zengine malı için tazim edilecek, fuhuş yayılacak. Büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmeyecek. Kurtlar, kuzu postuna bürünecek.) [Hakim]
Kıyametin kopması ile ilgili hadis-i şerifler:
(Erkek erkekle, kadın kadınla yetinmedikçe, kıyamet kopmayacak.) [Hatib]
(Lutilik mubah sayılmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Deylemi]
(Deprem, fitne, katillik artmadıkça, kıyamet kopmayacak.) [Buhari]
(Kardeşler farklı dinden olmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Deylemi]
(Kötüler dünyaya hakim olmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Tirmizi]
(Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Müslim]
(Allah’a inanan müslüman kaldığı müddetçe kıyamet kopmayacak.) [Müslim]
Yukarıda bildirilen küçük alametlerin çoğu çıktı. Henüz çıkmamış olan küçük alametlerden bazıları şunlardır:
(Kişi yol kenarında kadınla beraber olacak.) [Hakim]
(Konuşan hayvanlar olacak.) [Tirmizi]
(Kıyamet alametidir ki, erkek evde yokken kadının yaptıklarını ayakkabısı haber verecektir.) [İ. Ahmed]
Kıyametin büyük alametleri de şunlardır:
(Mehdi gelecek.) [Ebu Nuaym]
(Deccal gelecek.) [İ.E. Şeybe]
(İsa gökten inecek, duman çıkacak, Kâbe yıkılacak.) [Buhari]
(Dabbet-ül-arz çıkacak) [Tirmizi]
(Yecüc ve Mecüc çıkacak.) [İbni Cerir]
(Ateş çıkacak, güneş batıdan doğacak.) [Müslim]
Güneşin batıdan doğmasını, bâtıniler, batılıların Müslüman olması diye tevil etmişlerse de, bu tevilleri bâtıldır. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğunca, insanlar onu görür ve hepsi de iman ederler. Fakat bu imanları fayda vermez.)
KIYAMETİN BÜYÜK ALAMETLERİNDEN
Dâbbetü’l-arz, AIDS, world wide web (www)
Dâbbetü’l-arz, AIDS, world wide web (www)
Dâbbe, Arapça bir isimdir, yük ve binek hayvanı demektir. İslâm akaidinde/inancında, kıyametin büyük alametlerinden kabul edilen “Dâbbe”ye, yer hayvanı anlamında “Dâbbetü’l-arz” da denildiğini hadis-i şeriflerde görmekteyiz.
Debb ve debîb; hafif yürüme ve debelenme demektir. Hayvanlar ve çoğunlukla haşereler için kullanılır. İçkinin bedene yayılması ve bir çürüklüğün etrafına sirayeti gibi hareketi gözle görülmeyen şeyler için de kullanılır. Dâbbe de debelenen, hareket edendemektir. Şu halde tren, otomobil, bisiklet vb. şeylere lügate göre dâbbe denebilirse de ıstılahta daha çok hayvanlar için kullanılır.
“Allah bütün canlıları (her dâbbeyi) sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah şüphesiz her şeye kaadirdir.” (1)âyetinden anlaşılacağı üzere her hayvana dâbbe denir.
“Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların (her dâbbenin) rızkı ancak Allah’a aittir.” (2) âyetinden de anlaşılan budur.
“Allah bütün canlıları (her dâbbeyi) sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah şüphesiz her şeye kaadirdir.” (1)âyetinden anlaşılacağı üzere her hayvana dâbbe denir.
“Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların (her dâbbenin) rızkı ancak Allah’a aittir.” (2) âyetinden de anlaşılan budur.
“Dâbbetü’l-arz” da; kıyametin kopmasına yakın, ortaya çıkacağı bildirilen ve kıyametin büyük alâmetlerinden olan bir yaratıktır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de: “Söylenmiş olan (tehdit edildikleri şey) başlarına geldiği zaman onlara, yerden bir dâbbe çıkarırız da, insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını kendilerine söyler.” (3) buyrulmaktadır.
Bu âyetten anlaşılan, dâbbenin bir hayvan-ı nâtık yâni konuşan bir canlı olduğudur. (4)
Râğıbü’l-Isfahânî, yukarıdaki âyete dayanarak şöyle demektedir: “Dâbbe, tanıdığımız hayvanlara benzemeyen bir hayvandır. Ortaya çıkması kıyamete yakın bir dönemde olacaktır. Bir de denildi ki: Bununla, cahiliyede hayvan mertebesinde olan kötü insanlar kastedilmiştir.” (5)
Müfessirler yukarıdaki âyete (6) dayanarak “Dâbbetü’l-arz“ın kıyamete yakın bir zamanda ortaya çıkacağını söylerler. İbn Ömer‘e (r.anhüma) göre, “dâbbe”nin çıkması hadisesi, dünyada iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran hiçbir fert kalmadığı zaman vuku bulacaktır.” İbn Merdûye‘nin Ebu Saîd el-Hudrî‘den (r.a.) rivayet ettiği bir hadîse göre, aynı şeyi bizzat Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kendisinden Ebu Saîd (r.a.) de duymuştur. Bu da, insanın başkalarını iyilik yapmaya teşvik ve kötülükten sakındırma (emr bi’l-ma’rûf, mehy, ani’l-münker) vazifesini terk ettiği zaman Allah’ın, kıyametin hemen öncesinde son ihtar vazifesini görmek üzere bir “dâbbe” meydana çıkaracağını gösterir. Bununla birlikte onun tek bir hayvan mı, yoksa bütün yeryüzünü istilâ edecek bir hayvan türü mü olduğu açık değildir. (7)Akaid kitaplarına, kıyametin alâmetlerinden biri olarak geçmiş olan “Dâbbetü’l-arz” (8) hakkında Resûlüllah’tan (s.a.v.) şöyle rivayet edilir:
“İlk çıkacak Kıyâmet alameti, güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk vakti insanların üzerine ‘dâbbe’nin çıkmasıdır. Bu alametlerden hangisi önce belirirse, ötekisi onu kısa zamanda takip edecektir.” (9)
“Üç şey vardır ki bunlar çıktığı zaman, daha önceden iman etmeyen hiçbir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez:
1. Güneşin batıdan doğması,
2. Deccâl,
3. Dâbbetü’l-Arz. (10)
“Dâbbe, yanında Hz. Musa’nın (a.s.) asâsı ve Hz. Süleyman’ın(a.s.) mührü olduğu halde çıkacaktır. Mü’minin yüzünü asâ ile parlatacak, kâfirin burnunu da mühürle damgalayacak. İşte o dönemde yaşayan insanlar bir araya gelecekler ve mü’minle kâfir belli olacaktır.“ (11)
Bu mevzudaki rivayetler pek çoktur; ancak hiçbiri mütevâtir olmadığından, Kıyâmet gibi tamamen gaybî olan bir meselede delil olamazlar. Bunun için, “Dâbbetü’l-Arz”la ilgili teferruâtı bir yana bırakıp, Cenâb-ı Allah’ın bizi bununla ilgili olarak Kur’ân-ı Kerim’de bildirdikleriyle yetinmemiz, işin iç yüzünü ve mahiyetini O’na havale edip dabbetü’l-arz’ın kıyamete yakın zuhur edeceğine iman etmek en doğru yoldur. Bununla birlikte: “Gaybın anahtarları O’nun yanındadır. O’ndan başkası onları bilemez… “ (12)
***
“DÂBBETÜ’L-ARZ VE AIDS VİRÜSÜ” (13)
Öncelikle belirtmeliyiz ki araştırma; takdire şayan bir gayret ve çalışmanın neticesidir.
Araştırmada evvela bu virüsle ilgili yerli-yabancı basına intikal etmiş bilgi-belge ve vak’alar, yayın organlarının kupürlerinin fotokopileriyle veriliyor… Ardından bu virüsün tarifi/tanımı, kaynağı, gelişme ve yayılma hızı ve saire genişçe anlatılıyor… Sonra da çalışmanın asıl gayesi olan; AIDS’in Kıyâmet alametlerinden dâbbetü’l-arz olabileceğinin te’vil ve teşbihlerle isbatına geçiliyor. Bu virüsü taşıdığı iddia edilen maymunun şekli-şemaili, çıkış yeri ve zamanı, ayrıca hastalığın insan vücudundaki tesiri cihetinden, -Kur’ân-ı Kerim ve hedis-i şeriflerde geçen- dâbbetü’l-arz’ın sıfatları ile tam bir tevafuk gösterdiği iddiasına yer veriliyor.
Araştırmadaki söz konusu te’vil ve teşbihlerdeki tevafuklara gelince…
Bilindiği gibi te’vil ve teşbihlerde, hakiki mana ile mecazi mana arasında bulunması gereken kuvvetli alakalar vardır. Halbuki dâbbetü’l-arz hakkındaki hadislerde/haberlerde dâbbe ile alakalı olarak zikredilen şekil, sıfat, çıkış yeri vs. hususulara yapılan te’vil ve teşbihlerde bu alakalar zayıftır. Mesela dâbbetü’l-arz’ın sıfatları arasında yer alan “Başı bulutlara değer” ifadesinin, bu virüsü taşıyan kişinin uçakta seyahat etmesine delaleti ile te’vili, mücerret bir ihtimaldir.
Ve yine “Peşine düşenin onu yakalayamaması” sıfatının, hastalığın tedavi edilemeyeceği, bu virüsün yakalanıp tesirsiz hale getirilemeyeceği, korunmak için alınan tedbirlerin fayda vermeyeceği… gibi açıklamalarla te’vili de mücerret bir iddiadır. Çünkü bu hastalığın bugün için tedavisinin mümkün olamaması, gelecekte de imkansız olacağını icap ettirmez. Nitekim bir zamanlar veremin de tedavisi mümkün değildi… ve bu sebepleİstanbul’da Sümbül Hoca nam bir zat, ‘verem mikrobunun dâbetü’l-arz olduğuna dair bir risâle yazmış… Fakat bilindiği gibi daha sonraki yıllarda hem aşısı bulunuyor, hem de tedavisi mümkün hale geliyor.
Kısacası her zorluğun bir kolaylığı, her yokuşun bir inişi olduğu gibi, yaşlılıktan başka her derdin de bir devası vardır. Rabbimiz (c.c.), şifası olmayan hiçbir hastalık vermemiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz bu hususu şöyle dile getirmişlerdir: “Allah Teala, şifası olmayan hiçbir hastalık yaratmamıştır.”(14) “Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz! Zira Allah(c.c.), ihtiyarlıktan başka dermansız bir hastalık vermemiştir.”(15) Bir başka rivayette de, “İhtiyarlık hariç her hastalığın bir çaresi ve ilacı vardır.”(16) buyurulmuştur. Bu sebepledir ki, mensubu bulunduğumuz yüce dinimiz İslâm, insan sağlığına büyük önem vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde hayatın ve sağlığın insanoğluna Rabbi tarafından verilmiş en büyük emanet ve nimet olduğu belirtilerek bunların korunması emredilmiştir.
Kısacası her zorluğun bir kolaylığı, her yokuşun bir inişi olduğu gibi, yaşlılıktan başka her derdin de bir devası vardır. Rabbimiz (c.c.), şifası olmayan hiçbir hastalık vermemiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz bu hususu şöyle dile getirmişlerdir: “Allah Teala, şifası olmayan hiçbir hastalık yaratmamıştır.”(14) “Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz! Zira Allah(c.c.), ihtiyarlıktan başka dermansız bir hastalık vermemiştir.”(15) Bir başka rivayette de, “İhtiyarlık hariç her hastalığın bir çaresi ve ilacı vardır.”(16) buyurulmuştur. Bu sebepledir ki, mensubu bulunduğumuz yüce dinimiz İslâm, insan sağlığına büyük önem vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde hayatın ve sağlığın insanoğluna Rabbi tarafından verilmiş en büyük emanet ve nimet olduğu belirtilerek bunların korunması emredilmiştir.
Ayrıca bu dâbenin evsafı hakkında varid olan haberlerde, zahirde ihtilaflar vardır. Mesela dâbbenin çıkış yeri ile alakalı olarak sekiz ayrı yer zikredilmektedir. Dolayısıyla yapılan te’vil ve teşbihler, bu değişik haberlerden birine uygun düşse bile, diğerlerine uymaz. Bu itibarla, ortaya konulan te’villerin kat’iyet ifade ettiğini söylemek caiz olmayacağı gibi, müdellel bir ihtimal olduğunu iddia etmek de mümkün değildir.
Hasılı, AIDS’in dâbbetü’ll-arz olarak te’vili, mücerret bir ihtimalden öte gidememektedir. Araştırmacılar da zaten, her te’villeri için “Allah Teala daha iyi bilir” demeyi ihmal etmeyip isabetli bir yol takip etmişlerdir.
Ancak ifade ve izahlardaki basit hatalarla beraber, ileri sürülen ihtimaller ve te’villerin bir kısmı, -zayıf da olsa- hakiki mana ile alakaları sebebiyle, reddedilmekten ziyade reddedilmemeye layıktırlarlar. Meselâ; İmam Şa’rânî (k.s.) hazretlerinin, “İnne hâzihi’d-dâbbeti tahrucu min ecnâdin…” (Şüphesiz bu dâbbe askerlerden çıkar) sözlerine, “1960’larda Birleşmiş Millerler Zâire’ye koruyucu kuvvet gönderdiklerinde, bu virüsü kapan askerler, kendi ülkelerine bu hastalığı taşımışlardır” (GÜNEŞ) haberinin muvafakati gibi…
***
***
KIYAMET
Kıyâmete yakın yeryüzü manzaraları…
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz
şöyle buyurmuşlardır:
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, öldürme ve zorbalıktan başka bir yolla idareye sahip olunamayacaktır. Gasp ve cimrilikten başka bir yolla zenginliğe, dinden çıkma ve nefsânî arzulara tâbi olmaktan başka bir yolla da diğer insanların sevgisine (arkadaşlık ve dostluğuna) ulaşılamayacaktır.
“Kim bu zamana kavuşur ve zengin olması mümkün iken fakirliğe, sevgilerini kazanma imkânı varken nefretlerine, azîz(haysiyet ve itibar sahibi) olmaya gücü yeterken zillete sabrederse; Allah o kuluna, beni tasdîk eden elli sıddîk sevâbı verecektir.” (Minhâcü’s-Sâlihîn, 4, 1637, Tahâvî rh. rivâyet etmiştir)
***
Bir başka hadîs-i şerifte de şöyle buyurulmuştur:
• Devlet malı muayyen çevrelerin çıkarı yapıldığı,
• Devlet malı muayyen çevrelerin çıkarı yapıldığı,
• Emânet ganîmet sayıldığı, zekât angarya kabul edildiği,
• İlim, dinden başka bir gâye için tahsil edildiği,
• Kişi karısına itâat edip annesine âsi olduğu,
• Dostunu kendisine yaklaştırıp babasını uzaklaştırdığı,
• Mescitlerde gürültüler başgösterdiği,
• Mescitlerde gürültüler başgösterdiği,
• Fâsık kimsenin kabîlenin/toplumun başına geçtiği,
• Aşağılık adamın milletin lideri olduğu,
• Şerrinden korkulduğu için kişiye ikrâmda bulunulduğu,
• Şarkıcı kadınlar ve çalgı âletlerinin yayıldığı,
• Şarkıcı kadınlar ve çalgı âletlerinin yayıldığı,
• Sarhoşluk verici her türlü içkilerin içildiği,
• Ümmetin sonu(nun) öncekileri lânetlediği zaman…
“İşte o zaman
(insanlar);
Kızıl bir rüzgâr, zelzele, yere batma, şekil değişimi, taşlanma ve ipi kopan bir tesbîhin tanelerinin birbiri ardınca gitmesi gibi birbirini tâkip eden belâları (kıyâmet alâmetlerini) beklesinler.”(Tirmizî, Sünen, Fiten, 58)
Her şeyin o kadar açık-net olarak anlatıldığı bir hadis-i şerif ki, ayrıca bir ilave açıklamaya hiç mi hiç gerek kalmamış.
Rabbim cümlemize ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’e her alanda dikkat-itina ve hassasiyetle hareket etmeyi nasip ve müyesser eylesin. Amin…
Kıyamet ne zaman ve nasıl kopacak?
Sual: Bazıları Kıyamete inanmıyor, hepsi bu dünyadadır diyor. Kıyamet hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kıyamet vardır. O gün, elbette gelecektir. O gün; göklerin parçalanacağı, yıldızların dağılacağı, yeryüzü ve dağların parçalanacağı ve yok olacağı Kur`an-ı kerimde bildirilmektedir. (Müzzemmil 14, İnfitar 1-5)
Kıyamette, bütün mahluklar, yok olup, tekrar yaratılacak, herkes mezardan kalkacaktır. Allahü teâlâ, çürümüş, toz olmuş kemikleri yine diriltecektir. O gün, terazi kurulacak, herkesin hesap defterleri uçarak, iyilere sağ taraflarından, fenalara sol taraflarından gelecektir.
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kıyamet vardır. O gün, elbette gelecektir. O gün; göklerin parçalanacağı, yıldızların dağılacağı, yeryüzü ve dağların parçalanacağı ve yok olacağı Kur`an-ı kerimde bildirilmektedir. (Müzzemmil 14, İnfitar 1-5)
Kıyamette, bütün mahluklar, yok olup, tekrar yaratılacak, herkes mezardan kalkacaktır. Allahü teâlâ, çürümüş, toz olmuş kemikleri yine diriltecektir. O gün, terazi kurulacak, herkesin hesap defterleri uçarak, iyilere sağ taraflarından, fenalara sol taraflarından gelecektir.
Cehennem üzerindeki sırat köprüsünden geçilecek, iyiler geçip Cennete gidecek, Cehennemlikler, Cehenneme düşecektir.
Bu bildirdiklerimiz, olmayacak şeyler değildir. Muhbir-i sadık [doğru haber veren] Muhammed aleyhisselam haber verdiği için, kabul etmek, inanmak gerekir. Hayale kapılarak şüpheye düşmemeli. Allahü teâlâ, (Resulümün getirdiklerini alınız) yani, her sözüne inanınız buyuruyor. (Haşr 7)
Kâfirler, hesaptan sonra, Cehenneme girecek, Cehennemde ve azapta ebedi kalacaklardır.
Müminler, Cennette ve Cennet nimetlerinde sonsuz olarak kalacaklardır.
Kâfirler, hesaptan sonra, Cehenneme girecek, Cehennemde ve azapta ebedi kalacaklardır.
Müminler, Cennette ve Cennet nimetlerinde sonsuz olarak kalacaklardır.
Günahı, sevabından çok olan müminlerin, Cehenneme girip, günahlarına karşılık, bir müddet azap görmeleri caiz ise de, bunlar, Cehennemde sonsuz kalmayacaklardır. Kalbinde zerre kadar iman olan bir kimse, Cehennemde sonsuz kalmayacak, rahmet-i ilahiyeye kavuşarak Cennete girecektir. (c.3, m.17)
Kıyametin küçük ve büyük alametleri
Sual: Kıyametin kesin olarak ne zaman kopacağı belli değil midir?
CEVAP
Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmedi, (Onu ancak Allah bilir) buyuruldu. (Araf 187, Ahzab 63)
Kıyametin kopmasına yakın önce küçük alametler çıkacaktır. Sonra da büyük alametler çıkacaktır.
Kıyametin küçük alametleri ile ilgili hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:
(İnsanlar camilerle ve camilerin süsüyle övünmedikçe kıyamet kopmaz.) [İbni Mace]
(İnsanlar camilerle ve camilerin süsüyle övünmedikçe kıyamet kopmaz.) [İbni Mace]
(Erkek erkekle, kadın kadınla yetinmedikçe, kıyamet kopmaz.) [Hatib]
(Fitneler artmadıkça, kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(Fitneler artmadıkça, kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(İnsanlarda cimrilik artar ve kıyamet kötülerden başkası üzerine kopmaz.) [İ.Neccar]
(Ahlaksızlık ve fuhuş açık olmadan komşular kötüleşmeden hainler emin, eminler hain sayılmadan, akrabalık arasında soğukluk olmadan kıyamet kopmaz.) [İ. Ahmed]
(Yemin ederim ki, cimrilik, fuhuş meydana çıkmadıkça, emine hıyanet edilip, haine güvenilmedikçe, iyiler helak olup kötüler kalmadıkça kıyamet kopmaz.) [Hakim]
(Yağmurların bereketi kaldıkça kıyamet kopmaz.) [Ebu Ya`la]
(Ahlaksızlık ve fuhuş açık olmadan komşular kötüleşmeden hainler emin, eminler hain sayılmadan, akrabalık arasında soğukluk olmadan kıyamet kopmaz.) [İ. Ahmed]
(Yemin ederim ki, cimrilik, fuhuş meydana çıkmadıkça, emine hıyanet edilip, haine güvenilmedikçe, iyiler helak olup kötüler kalmadıkça kıyamet kopmaz.) [Hakim]
(Yağmurların bereketi kaldıkça kıyamet kopmaz.) [Ebu Ya`la]
(Yer yüzünde Allah diyen Müslüman kaldıkça kıyamet kopmaz.) [Müslim]
(Zamanda yakınlık olmadıkça, bir yıl bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün, bir gün bir saat gibi kısa gelmedikçe kıyamet kopmaz.) [Tirmizi]
(İlim kalkmadıkça, depremler, katliamlar çoğalmadıkça kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(Zamanda yakınlık olmadıkça, bir yıl bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün, bir gün bir saat gibi kısa gelmedikçe kıyamet kopmaz.) [Tirmizi]
(İlim kalkmadıkça, depremler, katliamlar çoğalmadıkça kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(Mal çoğalıp artmadıkça kıyamet kopmaz. Öyle ki, zekat verilecek kimse bulunmaz. Birine zekat teklif edilince, ”Benim buna ihtiyacım yok” der.) [Buhari]
(İki büyük taife, davaları bir olduğu halde, çarpışmadıkça, kendilerine Allah`ın resulüyüm [peygamberim] diyen yalancılar çıkmadıkça kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça, taşlar bile, ”Ey Müslüman şu arkamda gizlenen Yahudi`yi öldür” diye haber vermedikçe kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(Yetmiş tane resulüm diyen yalancı çıkmadıkça kıyamet kopmaz.) [Taberani]
(Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça, taşlar bile, ”Ey Müslüman şu arkamda gizlenen Yahudi`yi öldür” diye haber vermedikçe kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(Yetmiş tane resulüm diyen yalancı çıkmadıkça kıyamet kopmaz.) [Taberani]
(Erkekler azalacak, kadınlar çoğalacak.) [Buhari]
(Bir erkek çocuk bir kadın gibi kıskanılmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]
(Livata mubah sayılmadıkça, gökten taş yağmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]
(Çocuklar öfkeli olmadıkça, büyüğe saygısızlık yapılmadıkça kıyamet kopmaz.) [Harâiti]
(Kıyamet kopmadan yüz yıl öncesinde yeryüzünde Allah`a ibadet eden kalmaz.)[Hakim]
(”Keşke şu kabirdeki ben olsaydım” denmedikçe kıyamet kopmaz.) [Müslim]
(Bir erkek çocuk bir kadın gibi kıskanılmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]
(Livata mubah sayılmadıkça, gökten taş yağmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]
(Çocuklar öfkeli olmadıkça, büyüğe saygısızlık yapılmadıkça kıyamet kopmaz.) [Harâiti]
(Kıyamet kopmadan yüz yıl öncesinde yeryüzünde Allah`a ibadet eden kalmaz.)[Hakim]
(”Keşke şu kabirdeki ben olsaydım” denmedikçe kıyamet kopmaz.) [Müslim]
(Deprem, fitne, katillik artmadıkça, kıyamet kopmaz.) [Buhari]
(Kardeşler farklı dinden olmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]
(Kardeşler farklı dinden olmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]
(Kötüler dünyaya hakim olmadıkça kıyamet kopmaz.) [Tirmizi]
(Kıyamet ancak kötü insanların başına kopar.) [Müslim, İbni Mace]
(Kur`an-ı kerim kalkmadıkça kıyamet kopmaz.) [Ebu Nuaym]
Kıyamet yaklaştığı zaman şunların da olacağı bildirilmiştir:
(İnsanlar temizlikte fazla titiz olacak, vesvese edip dinde haddi aşacaklar.) [Ebu Davud]
(Çeşitli isimler altında şaraplar çıkacak, helal sayılacak.) [İ. Ahmed]
(Ortalık bozulacak, dine uymak avuçta ateş tutmak gibi zor olacak.) [Hakim]
(Kıyamet ancak kötü insanların başına kopar.) [Müslim, İbni Mace]
(Kur`an-ı kerim kalkmadıkça kıyamet kopmaz.) [Ebu Nuaym]
Kıyamet yaklaştığı zaman şunların da olacağı bildirilmiştir:
(İnsanlar temizlikte fazla titiz olacak, vesvese edip dinde haddi aşacaklar.) [Ebu Davud]
(Çeşitli isimler altında şaraplar çıkacak, helal sayılacak.) [İ. Ahmed]
(Ortalık bozulacak, dine uymak avuçta ateş tutmak gibi zor olacak.) [Hakim]
(Köpek beslemek, evlat yetiştirmekten daha cazip olacak.) [Hakim]
(Kötü kadınlar, çoğalıp, fuhuş bir toplum içinde yayılırsa, halk, daha önce görülmemiş[frengi, aids gibi] bulaşıcı hastalıklara maruz kalacak. Ölçüde, tartıda hile yapılacak ve geçim darlığı baş gösterecek.) [Beyheki]
(Çalgı her yere yayılacak, güvenlik güçleri çoğalacak.) [Beyheki]
(Kötü kadınlar, çoğalıp, fuhuş bir toplum içinde yayılırsa, halk, daha önce görülmemiş[frengi, aids gibi] bulaşıcı hastalıklara maruz kalacak. Ölçüde, tartıda hile yapılacak ve geçim darlığı baş gösterecek.) [Beyheki]
(Çalgı her yere yayılacak, güvenlik güçleri çoğalacak.) [Beyheki]
(İşler, ehli olmayana verilecek.) [Buhari]
(Bu dinin başlangıcı gibi, sonu da garip olacak!) [Tirmizi]
(Bu dinin başlangıcı gibi, sonu da garip olacak!) [Tirmizi]
(Kur’an [Radyo, TV gibi] çalgı aletlerinden okunacak.) [Tergib-üs-salât]
(Sadece tanıdıklara selam verilecek ve yazarlar çoğalacak.) [Hakim]
(Zengine malı için tazim edilecek, fuhuş yayılacak, piçler çoğalacak. Büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmeyecek. Kurtlar, kuzu postuna bürünecek.) [Hakim]
(Tehiyyet-ül-mescid namazı kılınmaz olur.) [Taberani]
(Zengine malı için tazim edilecek, fuhuş yayılacak, piçler çoğalacak. Büyüğe hürmet, küçüğe de merhamet edilmeyecek. Kurtlar, kuzu postuna bürünecek.) [Hakim]
(Tehiyyet-ül-mescid namazı kılınmaz olur.) [Taberani]
(İlim kalkar, cehalet, anarşi ve ölüm çoğalır.) [İbni Mace]
(Ulema, halkın istediği yönde fetva verip, helale haram, harama helal derler; Kur’anı ticarete, menfaate alet ederler.) [Deylemi]
(İnsanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünecekler, helalini, haramını düşünmeyecekler.) [R.Nasıhin]
(Bir camide binden fazla kişi namaz kılacak, fakat, içlerinde bir tane mümin bulunmayacak.) [Deylemi]
(İzinsiz ticaret yapılmaz.) [Müslim]
(Ulema, halkın istediği yönde fetva verip, helale haram, harama helal derler; Kur’anı ticarete, menfaate alet ederler.) [Deylemi]
(İnsanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünecekler, helalini, haramını düşünmeyecekler.) [R.Nasıhin]
(Bir camide binden fazla kişi namaz kılacak, fakat, içlerinde bir tane mümin bulunmayacak.) [Deylemi]
(İzinsiz ticaret yapılmaz.) [Müslim]
(Vahşi hayvanlar, insanlarla konuşmadıkça kıyamet kopmaz.) [Tirmizi]
(Kıyamet alametleri bir ipteki boncukların peş peşe kopması gibi birbirini takip eder.)[İ.Ahmed, Taberani]
(Kıyamet alametleri bir ipteki boncukların peş peşe kopması gibi birbirini takip eder.)[İ.Ahmed, Taberani]
(Kıyamet Cuma günü kopacaktır.) [Buhari]
Hadis-i şerifle bildirilen kıyametin diğer alametlerinden bazıları da şöyledir:
1- Emanete riayet kalkar.
2- Veled-i zina çoğalır.
3- İçki çok içilir.
4- Zekat verilmez.
5- Hanıma uyup, anneye isyan edilir.
6- Erkekler ipek giyer.
7- Zararından korunmak için insanlara mudara edilir.
8- Gençler fasık olur.
9- Daha önce yaşamış âlimler cahillikle suçlanır.
10- Tefecilik, faiz aşikâre olur.
11- Bilgin veya âlim denilenlerde, zerre kadar iman olmaz.
12- İslam�a uymak ayıp sayılır.
13- Herkese iyilik eden Müslüman ahmak sayılır.
14- İslam�a uymak, ateşi elde tutmak gibi zor olur.
15- Mescitlerde, toplantılarda fasıkların sesi yükselir.
16- Cihad terk edilir.
17- Bid’atler yayılır.
18- Günaha teşvik artar.
19- İyiliğe mani olunur.
20- Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker kalkar.
22- Komşuluk kötüleşir.
23- Camilerde Kur’an-ı kerim teganni ile okunur.
24- Aşağı kimseler söz sahibi olur.
25- Zararından korunmak için insanlara ikram olunur.
26- Çalgı aletleri çoğalır. Her yerde çalgı çalınır.
27- Anarşi çoğalır.
28- Adam öldürmek çoğalır.
29- Dine uymak, güzel ahlaklı olmak ayıp sayılır.
30- Cansızlar da konuşur.
1- Emanete riayet kalkar.
2- Veled-i zina çoğalır.
3- İçki çok içilir.
4- Zekat verilmez.
5- Hanıma uyup, anneye isyan edilir.
6- Erkekler ipek giyer.
7- Zararından korunmak için insanlara mudara edilir.
8- Gençler fasık olur.
9- Daha önce yaşamış âlimler cahillikle suçlanır.
10- Tefecilik, faiz aşikâre olur.
11- Bilgin veya âlim denilenlerde, zerre kadar iman olmaz.
12- İslam�a uymak ayıp sayılır.
13- Herkese iyilik eden Müslüman ahmak sayılır.
14- İslam�a uymak, ateşi elde tutmak gibi zor olur.
15- Mescitlerde, toplantılarda fasıkların sesi yükselir.
16- Cihad terk edilir.
17- Bid’atler yayılır.
18- Günaha teşvik artar.
19- İyiliğe mani olunur.
20- Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker kalkar.
22- Komşuluk kötüleşir.
23- Camilerde Kur’an-ı kerim teganni ile okunur.
24- Aşağı kimseler söz sahibi olur.
25- Zararından korunmak için insanlara ikram olunur.
26- Çalgı aletleri çoğalır. Her yerde çalgı çalınır.
27- Anarşi çoğalır.
28- Adam öldürmek çoğalır.
29- Dine uymak, güzel ahlaklı olmak ayıp sayılır.
30- Cansızlar da konuşur.
Kıyametin Büyük Alametleri
Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Nesai, Tirmizi, İ. Ahmed, Taberani, İbni Cerir ve İbni Hibban`daki hadis-i şerifte, şu on alametin çıkacağı bildirilmiştir:
1- Hazret-i Mehdi gelecekHadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamet kopmadan önce, Allahü teâlâ, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi, benim babamın ismi gibi olur. Ondan önce dünya zulümle dolu iken, onun zamanında adaletle dolar.) [Tirmizi]
(Mehdi`nin başı hizasında bir bulut olacak, buluttan bir melek, ”Bu Mehdidir, sözünü dinleyin”diyecektir.) [Ebu Nuaym]
2- Deccal gelecekHadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Deccal çıkar, tanrı olduğunu söyler. Onun tanrılığına inanan kâfir olur.) [İ. E. Şeybe]
3- Hazret-i İsa gökten inecek:Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah`ın Resulü Meryem oğlu İsa`yı öldürdük dedikleri için Yahudileri lanetledik. Onlar İsa`yı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.) [Nisa 157]
Hazret-i İsa göğe kaldırılmıştır. (Nisa 158)
(Elbette o [Hazret-i İsa`nın Kıyamete yakın gökten inmesi], Kıyametin yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyiniz!) [Zuhruf 61, Beydavi]
(Elbette o [Hazret-i İsa`nın Kıyamete yakın gökten inmesi], Kıyametin yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyiniz!) [Zuhruf 61, Beydavi]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(İsa, âdil bir hakem olarak gökten inecek, haçı kıracak, [Hıristiyanlığı kaldıracak]domuzu öldürecek, [domuz etini yasaklayacak] İslam`dan başka şeyi yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]
(İsa inince, her yerde sükun, emniyet meydana gelir. Öyle ki aslanla deve, kurtla kuzu serbestçe dolaşır, çocuklar yılanlarla oynar.) [Ebu Davud]
(On alamet çıkmadan kıyamet kopmaz. Biri İsa`nın gökten inmesidir.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Nesai, İ.Ahmed, Taberani, İ.Hibban, İ. Cerir]
4- Dabbet-ül-arz çıkacakBu husustaki hadis-i şeriflerden birinin meali şöyledir:
(Dabbet-ül arz, Musa`nın asası ile mümine dokunur, alnına Cennetlik yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, Süleyman`ın mührü ile vurur, Cehennemlik yazılır, yüzü simsiyah olur.) [Tirmizi]
(İsa, âdil bir hakem olarak gökten inecek, haçı kıracak, [Hıristiyanlığı kaldıracak]domuzu öldürecek, [domuz etini yasaklayacak] İslam`dan başka şeyi yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]
(İsa inince, her yerde sükun, emniyet meydana gelir. Öyle ki aslanla deve, kurtla kuzu serbestçe dolaşır, çocuklar yılanlarla oynar.) [Ebu Davud]
(On alamet çıkmadan kıyamet kopmaz. Biri İsa`nın gökten inmesidir.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Nesai, İ.Ahmed, Taberani, İ.Hibban, İ. Cerir]
4- Dabbet-ül-arz çıkacakBu husustaki hadis-i şeriflerden birinin meali şöyledir:
(Dabbet-ül arz, Musa`nın asası ile mümine dokunur, alnına Cennetlik yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, Süleyman`ın mührü ile vurur, Cehennemlik yazılır, yüzü simsiyah olur.) [Tirmizi]
Bu hayvandan Kur’an-ı kerimde de bahsedilmektedir. (Neml 82)
5- Yecüc ve Mecüc çıkacakKur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Yecüc ve Mecüc, set yıkılıp her tepeden akın ederler.) [Enbiya 96]
5- Yecüc ve Mecüc çıkacakKur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Yecüc ve Mecüc, set yıkılıp her tepeden akın ederler.) [Enbiya 96]
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Yecüc ve Mecüc, kıyametin ilk alametlerindendir.) [İbni Cerir]
6- Duman çıkacakKur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Gökten bir duman çıkacağı günü gözetle!) [Duhan 10]
(Yecüc ve Mecüc, kıyametin ilk alametlerindendir.) [İbni Cerir]
6- Duman çıkacakKur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Gökten bir duman çıkacağı günü gözetle!) [Duhan 10]
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Dumanın tesiri mümine nezle gibi gelir, kâfire ise çok şiddetlidir.) [Ebu Davud]
7- Güneş batıdan doğacakHadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman eder, ama imanı fayda vermez.) [Buhari, Müslim]
(Dumanın tesiri mümine nezle gibi gelir, kâfire ise çok şiddetlidir.) [Ebu Davud]
7- Güneş batıdan doğacakHadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman eder, ama imanı fayda vermez.) [Buhari, Müslim]
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbinin bazı âyetleri [alametleri] geldiği gün, önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, o günkü imanı fayda vermez.) [Enam 158]
(Rabbinin bazı âyetleri [alametleri] geldiği gün, önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, o günkü imanı fayda vermez.) [Enam 158]
Âlimler, bu âyetteki alametlerden birinin de güneşin batıdan doğması olarak bildirmişlerdir. Yukarıdaki hadis-i şerif de zaten bunu açıkça bildiriyor.
8- Ateş çıkacak
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hicazdan çıkan ateş, Basra`daki develerin boyunlarını aydınlatır.) [Müslim]
9- Yer batması görülecekHadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Doğu, Batı ve Ceziret-ül Arab`da yer batışı görülecek.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace]
10- Kâbe yıkılacak
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir Habeşli Kâbe`yi tahrip edecektir. Onu şu anda siyah elleri ile Kâbe`nin taşlarını bir bir söker halde görüyorum.) [Buhari, Müslim]
8- Ateş çıkacak
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hicazdan çıkan ateş, Basra`daki develerin boyunlarını aydınlatır.) [Müslim]
9- Yer batması görülecekHadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Doğu, Batı ve Ceziret-ül Arab`da yer batışı görülecek.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace]
10- Kâbe yıkılacak
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir Habeşli Kâbe`yi tahrip edecektir. Onu şu anda siyah elleri ile Kâbe`nin taşlarını bir bir söker halde görüyorum.) [Buhari, Müslim]
Yanlış teviller
Sual: Kıyametin büyük alametlerinden olan güneşin batıdan doğmasını, İslamiyet`in batıdan yayılacağı, Dabbet-ül-arzın ise, Aids hastalığının virüsü olduğu şeklinde tevil caiz midir?
CEVAP
Kur`an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbinin bazı âyetleri [alametleri] geldiği gün, önce iman etmemiş veya imanında hayır kazanmamış olana, [o günkü] imanı fayda vermez.) [Enam 158]
Bir hadis-i şerifte, bazı alametlerden üçü şöyle açıklanmaktadır:
(Şu üç şey ortaya çıkınca, iman etmemiş veya imanından hayır kazanmamış olana, imanı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, Deccal ve Dabbet-ül-arz.) [Tirmizi]
(Şu üç şey ortaya çıkınca, iman etmemiş veya imanından hayır kazanmamış olana, imanı fayda vermez: Güneşin batıdan doğması, Deccal ve Dabbet-ül-arz.) [Tirmizi]
Yine hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Şu alametler çıkmadan kıyamet kopmaz: Güneş batıdan doğar, üç yer batar, İsa iner, Duman, Dabbet-ül-arz, Deccal, Yecüc Mecüc ve Aden`den bir ateş çıkar.) [Müslim]
(Şu alametler çıkmadan kıyamet kopmaz: Güneş batıdan doğar, üç yer batar, İsa iner, Duman, Dabbet-ül-arz, Deccal, Yecüc Mecüc ve Aden`den bir ateş çıkar.) [Müslim]
Konumuzla ilgili bir hadis-i şerifin meali şöyle:
(Güneş batıdan doğmadıkça, Kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman ederse de fayda vermez.) [Buhari, Müslim]
(Güneş batıdan doğmadıkça, Kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman ederse de fayda vermez.) [Buhari, Müslim]
Avrupa müslüman olunca, iman fayda vermez mi?
Güneşin batıdan doğması aklen de, ilmen de mümkündür. Tevile ihtiyaç yoktur. Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki yörüngesinden çıkarır. Başka yörüngeye girer. Dönüşü değişince, güneş batıdan doğmuş olarak görülür.
Aids hastalığına da, Kur’an-ı kerimde bildirilen hayvan olduğunu söylemek yanlıştır.
Güneşin batıdan doğması aklen de, ilmen de mümkündür. Tevile ihtiyaç yoktur. Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki yörüngesinden çıkarır. Başka yörüngeye girer. Dönüşü değişince, güneş batıdan doğmuş olarak görülür.
Aids hastalığına da, Kur’an-ı kerimde bildirilen hayvan olduğunu söylemek yanlıştır.
Dabbet-ül-arzın, aynı zamanda konuşan bir hayvan olduğu âyet-i kerimede bildirilmektedir:
(O söz başlarına geldiği zaman, [Kıyamet alametleri zuhur edince], onlara yerden bir hayvan çıkarırız, bu hayvan, onlara, insanların âyetlerimize kesin bir iman etmemiş olduklarını söyler.) [Neml 82, Tefsir-i Kurtubi]
(O söz başlarına geldiği zaman, [Kıyamet alametleri zuhur edince], onlara yerden bir hayvan çıkarırız, bu hayvan, onlara, insanların âyetlerimize kesin bir iman etmemiş olduklarını söyler.) [Neml 82, Tefsir-i Kurtubi]
Bu hayvanın konuşması aklen de caizdir. Çünkü Allahü teâlâ hayvana konuşma sıfatı vermeye kadirdir. (Sevab-ül kelam fi akaid-il İslam)
Dabbet-ül-arz hakkında birçok hadis-i şerif vardır. (Feraid-ül fevaid), (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi), (Megaribüz zaman) ve (El kavlül muhtasar fi alamatil Mehdil muntazar) isimli kitaplardaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Dabbet-ül arzın deve ayağı gibi dört ayağı ve kuş gibi kanatları vardır. Başı öküz başına, kulağı fil kulağına, kuyruğu ise, koç kuyruğuna benzer.)
Dabbet-ül-arz hakkında birçok hadis-i şerif vardır. (Feraid-ül fevaid), (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi), (Megaribüz zaman) ve (El kavlül muhtasar fi alamatil Mehdil muntazar) isimli kitaplardaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Dabbet-ül arzın deve ayağı gibi dört ayağı ve kuş gibi kanatları vardır. Başı öküz başına, kulağı fil kulağına, kuyruğu ise, koç kuyruğuna benzer.)
(Dabbet-ül arz, asa-i Musa ile mümine dokunur, alnına ”Cennetlik” yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, mührü Süleymanı vurur, ”Cehennemlik” yazılır, yüzü simsiyah olur.)
(İnsanlar, bu hayvandan kaçarlar. Kimi ondan korkarak namaza durur. Hayvan bunun yanına gelir, ”Ey kişi şimdi mi namaz kılıyorsun” diyerek yüzünü damgalar. Böylece müminler kâfirlerden ayırt edilerek tanınır.)
Sual: Hadis-i şerifte bildirilen kıyametin büyük alametlerinden birisi de Güneşin Batı`dan doğmasıdır. O zaman tevbe kapısı da kapanıyor. Bugün bilim adamlarına göre Güneş�in batıdan doğabilmesi için dünyanın bir an için durması, sonra da ters yönde dönmeye başlaması gerekiyor ve bu da fiziken imkansız bir olay. Buna göre Güneşin Batı`dan doğması, Batı’da bulunan Avrupa`nın Müslüman olması demek değil midir?
CEVAP
Kesinlikle değildir. Allah için imkansız diye bir şey olur mu? Bunu yapacak olan Allahü teâlâdır. Allah yapamaz denir mi hiç? Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki yörüngesinden çıkarıp başka yörüngeye sokamaz mı? Dönüşü değişince, Güneş batıdan doğmuş olarak görülür.
Sual: Hadis-i şerifte bildirilen kıyametin büyük alametlerinden birisi de Güneşin Batı`dan doğmasıdır. O zaman tevbe kapısı da kapanıyor. Bugün bilim adamlarına göre Güneş�in batıdan doğabilmesi için dünyanın bir an için durması, sonra da ters yönde dönmeye başlaması gerekiyor ve bu da fiziken imkansız bir olay. Buna göre Güneşin Batı`dan doğması, Batı’da bulunan Avrupa`nın Müslüman olması demek değil midir?
CEVAP
Kesinlikle değildir. Allah için imkansız diye bir şey olur mu? Bunu yapacak olan Allahü teâlâdır. Allah yapamaz denir mi hiç? Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki yörüngesinden çıkarıp başka yörüngeye sokamaz mı? Dönüşü değişince, Güneş batıdan doğmuş olarak görülür.
Peygamber efendimiz, o hadis-i şerifi Arabistan�da söylemiştir. Arabistan`a göre, Batı, Avrupa değildir, Afrika`dır. Afrika Müslüman olacak dense, biraz daha az yanlış olur. Türkiye`ye göre Avrupa Batı`dadır. Asya`ya göre de Türkiye Batı`dadır. Her ülkenin batısında başka bir ülke vardır. Batı`nın Müslüman olması demek, bütün dünyanın Müslüman olması demektir. Çünkü batıda olmayan tek ülke yoktur. Çünkü dünya yuvarlaktır. Bu tevilin ne kadar mantıksız olduğu meydanda değil mi?
Hadis-i şerifte, (Güneş Batı`dan doğunca tevbe kapısı kapanır, iman edenin imanı fayda vermez) buyuruluyor. Şimdi, yukarıdaki saçma tevile göre, Afrika veya Avrupa, yahut bütün dünya Müslüman olunca, tevbe kapısı niye kapansın ki? Tevbe kapısı kapalı, iman edene imanı fayda vermiyor, bunlar nasıl müslüman olacak? Öyle ya ötekine tevil bulan buna da bir kulp takar. Peygamber efendimizin hadisleri bulmaca bilmece gibi değildir. Müteşabih olanlar hariç, hepsi anlatıldığı gibidir, (Ben elma dersem, sen muz anla) cinsinden değildir.
Kıyamet ne zaman kopacak?
Sual: Bazı gençler, âyetlerdeki sayıları toplayıp çıkarıyor ve bölüyorlar, kıyamet şu zaman kopacak diyorlar. Kıyametin ne zaman kopacağı belli midir?
CEVAP
Senelerdir böyle söyleyen zındıklar çıkmıştır. Hiç birinin aslı çıkmamıştır. Çıkması da mümkün olamaz. Çünkü Allahü teâlâ hiç kimseye bunu bildirmediğini söylüyor. Ben hesapla bilirim diyen Allahü teâlâyı yalanlamış olur. Birkaç âyet meali:
([Resulüm]Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Onlara de ki: Onu ancak Rabbim bilir, onun vaktini, Ondan başka belirtecek yoktur. Göklerin ve yerin, ağırlığını kaldıramayacağı o saat, sizlere ansızın gelecektir. Sen sanki biliyormuşsun gibi sana ısrarla soruyorlar. Onlara de ki: Onu bilmek ancak Allah’a mahsustur` ama insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.) [Araf 187]
(İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar; Onlara de ki: “Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.) [Ahzab 63]
(Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi yalnız Allah`a aittir. Onun bilgisi dışında hiçbir ürün kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Onlara: “Bana koştuğunuz ortaklar nerede?” diye seslendiği gün: “Sana, buna dair bizden hiçbir şahit olmadığını arz ederiz” derler.) [Fussilet 47]
(Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar. [Allah bildirmedikçe] sen onu nereden bilirsin ki? Onu ancak Allah bilir.) [Naziat 42-44]
Görüldüğü gibi, kıyametin ne zaman kopacağını ancak Allahü teâlâ biliyor. Tek Müslüman var olduğu müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Yeryüzünde Allah diyen [Müslüman] var oldukça kıyamet kopmaz.) [Müslim, Tirmizi, İ.Ahmed]
(Yeryüzünde Allah diyen [Müslüman] var oldukça kıyamet kopmaz.) [Müslim, Tirmizi, İ.Ahmed]
Âhir zaman fitnesi
Sual: Âhir zaman fitnesi nedir?
CEVAP
Bid`atler, küfür, irtidat, anarşi, bölücülük, çeşitli karışıklıklar, âhir zaman fitnesidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kıyamet yaklaştıkla, fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi olur. Sabah evinden mümin olarak çıkan çok kimse, akşam kâfir olarak döner. Akşam mümin iken, gece imanları gider. Böyle zamanlarda, eve kapanmak fitneye karışmaktan iyidir. Kenarda kalan, ileri atılandan iyidir. O gün oklarınızı kırın, silahlarınızı bırakın! Herkesi tatlı dil ile, güler yüzle karşılayın!) [Ebu Davud]
Ahir zamanSual: (Hicri bin yılından sonra ahir zamandır) deniyor. Ahir zaman Peygamber efendimizin gelmesiyle başlamadı mı?
CEVAP
Evet. Muhammed aleyhisselamdan sonra, başka peygamber gelmeyecek, kıyamete kadar Onun bildirdiği İslam dini geçerli olacaktır. (Bin yılından sonra ahir zamandır) demek, ahir zaman alametlerinin çoğalmaya başladığı zaman demektir. Bu alametler gittikçe çoğalacak, en son büyük alametler çıkacak, ondan sonra da artık kıyamet kopacaktır.
CEVAP
Evet. Muhammed aleyhisselamdan sonra, başka peygamber gelmeyecek, kıyamete kadar Onun bildirdiği İslam dini geçerli olacaktır. (Bin yılından sonra ahir zamandır) demek, ahir zaman alametlerinin çoğalmaya başladığı zaman demektir. Bu alametler gittikçe çoğalacak, en son büyük alametler çıkacak, ondan sonra da artık kıyamet kopacaktır.
MEHDİ’NİN ÇIKMASI
İbnu Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor: “Biz, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın yanında iken Beni Hâşim’den bir grub genç geldi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm onları görünce, gözleri yaşla doldu ve rengi değişti. Ben: “(Ey
‘ın Resülü!) Şimdiye kadar, mübarek yüzünüzde hoşumuza gitmeyen bir manzara hiç görmemiştik, (şimdi ne oldu da bizi üzen bir ifade ile karşılaşıyoruz?)” dedim. Şu cevabı verdiler:
“Biz öyle bir Ehl-i Beytiz ki,
bizim için dünyaya mukabil ahireti tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne maruz kalacak. Nihayet, meşrık (doğu) tarafından beraberlerinde siyah bayraklar olan bir kavim gelecek. Bunlar hayır (saltanat) isteyecekler, fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine onlar savaşacak.
onlara yardım edecek. Bundan sonra istedikleri (hükümdarlık) kendilerine verilecek. Ne var ki, onlar bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytim’den bir adama tevdi edecekler. Bu (Emîr) de, insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın)” buyurdu.”
Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: “Reslülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: “Sizin hazinenizin yanında üç kişi kavga edecek: Üçü de bir halifenin evladıdır. (Halifelik) bunların hiçbirine nasip olmayacaktır. Sonra meşrık (doğu) cihetinden siyah bayraklar (taşıyan bir ordu) zuhur edecek, hiçbir kavmin öldürmediği şekilde sizi öldürecek.”
Ravi der ki: “Sonra (Aleyhissalâtu vesselam) ezberde tutamadığım bir şey daha söyledi. Son olarak da: “Onları görünce onlara derhal biat edin, kar üzerinde emekleyerek de olsa!” buyurdular. Çünkü o,
‘ın halifesidir, Mehdidir.”
Hz. Ali anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Mehdi bizden, ehl-i Beyt’imizdendir.
onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini kabul eder, hizmetini yapacak hale getirir. Doğruyu ilham eder ve muvaffak kılar)”.
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: “Biz Abdulmuttalib’in oğullarıyız. Cennet ehlinin efendileriyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.”
Abdullah İbnu’l Haris İbni Cez’iz-Zübeydi radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): “Doğudan birtakım insanlar çıkacak ve Mehdi için zemin hazırlayacak” buyurdular. O Mehdi’nin hakimiyetini kastediyor.”
YE’CÜC VE ME’CÜC
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki:
“Ye’cüc ve Me’cüc (seddi) her gün kazarak nihayet güneşin ışığını görmeye yakın, başlarındaki kişi onlara: “Haydi dönün, kazımıza yarın devam ederiz!” der.
Teâla hazretleri, sabah oluncaya kadar seddi eski güçlü haline iade eder. Bu hal onların müddetleri doluncaya kadar devam edecek. Vakit dolup da
onları insanların üzerine göndermek istediği zaman, aynı şekilde yine kazacaklar, güneşin ışığını görecekleri gedik açılacağı zaman, başlarındaki “haydi dönün inşaallah yarın kazmaya devam ederiz” diyecek. Onlar da “inşaallah!” diyecekler; ertesi günü gelecekIer. Bu sefer seddi bıraktıkları gibi bulacaklar. Yine kazacaklar, bu sefer insanların üzerine çıkacaklar ve (uğradıkları) suyu içip tüketecekler. İnsanlar, onlara karşı kalelerine çekilecekler. Bu sefer onlar da oklarını göğe atacaklar. Okları, üzeri kanlı olarak geri dönecek. Bunun üzerine Yecüc ve Mecüc: “Biz yeryüzündeki insanları kahrettik ve göktekilere de galebe çaldık” diyecekler. Sonra
, onların enselerine musallat olacak deve kurtlarını gönderecek, bunlarla onları öldürecek.”
Resülullah aleyhissalatu vesselam devamla dedi ki: “Nefsim elinde olan Zât-ı Zülcelâl’e yemin olsun ki, yerdeki hayvanlar onların etlerini yemek suretiyle muhakkak ki iyice semirecek ve memeleri sütle dolacaktır.”
Abdullah İbnu Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor: “Mirac gecesinde, Resülullah aleyhissalâtu vesselam Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa ile karşılaştı. Kıyameti aralarında müzakere ettiler. Önce Hz. İbrahim aleyhisselâm’dan başlayıp ona Kıyametten sordular. Onun Kıyamet hakkında herhangi bir bilgisi yoktu. Sonra Hz. Musa aleyhisselam’a sordular. Kıyamet hakkında onun da bir bilgisi yoktu. Söz Hz. İsa aleyhisselâm’a geldi. O: “Kıyametin kopmasına yakın şeyler (alametler) hakkında bana bilgi verildi. Ama Kıyametin kopma (vaktini)
‘tan başka hiç kimse bilemez” dedi. Sonra (Kıyametin alâmetlerin en biri olarak) Deccal’in çıkmasını anlattı. Şunları söyledi: “Sonra ben inip onu öldüreceğim ve bundan sonra halk memleketlerine dönecek. Bu defa onların karşısına Ye’cüc ve Me’cüc çıkacak ve her tepeden hızla hücum edeceklerdir. Onlar giderken rastladıkları her suyu içip tüketecekler ve uğrayacakları her şeyi bozup alt-üst edecekler. Bunun üzerine halk feryat ederek
‘tan yardım dileyecek. Ben de Ye’cüc ve Me’cüc’ü öldürmesi için
‘a dua edeceğim. (Duâm kabul görecek) ve yer onların (leşlerinin) kokusu ile çok pis kokacak. Ben yine
‘a dua edeceğim!
da bir su gönderecek ve o su, onları taşıyıp denize atacaktır. Daha sonra dağlar ufaltılıp dağıtılacak ve yer, derinin yarılıp genişletildiği gibi yayılıp genişletilecek.
İşte söylenen bu hal vuküa gelince, insanlara yakınlığı itibariyle Kıyametin, ev halkı ne zaman doğumu ile aniden karşılaşacaklarını bilmedikleri hamile kadın gibi olacağı bana bildirildi.”
Râvi el-Avvam demiştir ki: “Bunun tasdiki Kitabullah’da bulunmuştur (Meâlen): “Nihayet, Ye’cüc ile Me’cüc’ün önündeki sed açıldığında, her tepeden saldırmağa başlarlar” (Enbiya 96).
Y
MEZAHİM (ŞİDDETLİ SAVAŞLAR)
Zî Muhmer radıyallahu anh’a müslümanların Rumlarla yapacağı savaş sorulunca, Resülullah’tan şu hadisi nakletmiştir: “Rumlar sizlerle emin bir sulh antlaşması yapacaklar. Sonra, siz ve onlar (başka) bir düşmanla savaşacaksınız ve zafer kazanıp ganimet mallarını alıp (savaştan) salimen galip çıkacaksınız. Sonra savaş yerinden ayrılıp tepeleri bulunan bir çayırlıkta mola vereceksiniz. Orada haç ehlinden (hıristiyanlardan) bir adam haçı havaya kaldırarak: “Haç galip oldu” diyecek, müslümanlardan bir adam kızarak kalkıp (adamın elindeki) haçı kırıp ezecektir. İşte o zaman Rumlar sulh antlaşmasını bozarak şiddetli bir savaş için toplanacaklar.”
İbnu Mâce, bu hadisin, kendisine bir başka vecihten de ulaştığını, hadisin o vechinde şu ziyadenin olduğunu belirtir: “(Rumlar) şiddetli bir savaş için toplanacaklar. O zaman onlar seksen sancak altında oldukları halde gelirler ve her sancakta onikibin asker vardır.”
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Şiddetli savaşlar vuküa geldiği zaman
mevaliden (Arap olmayan müslümanlar) öyle bir ordu gönderecek ki atlarının cinsi yönünden Arapların en kıymetlisi ve silah yönünden onların en iyisi olup
, İslâm dinini onlarla te’yid (takviye) edecektir.”
TÜRKLERLE SAVAŞ
Ebu Sa’id radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Sizler, gözleri küçük, yüzleri geniş-yuvarlak bir kavimle savaşmadıkça Kıyamet kopmayacaktır. Onların gözleri çekirge gözleri gibi olup yüzleri de kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibidir. Kıl ayakkabılar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarını hurma ağaçlarına bağlarlar.”
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Etiketler
KIYAMET ALAMETLERi
Etiketler:
KIYAMET ALAMETLERi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder