Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs 13, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kadın isimleri ve anlamları

Abiye (a): Yüzünü, örten, güzel, namuslu. Adalet (a): Doğruluk, zulmetmeme, haksızları terbiye. Adniye (a): Salih, cennetlik. Afet (a): İnsanların önleyemediği büyük felaket. Afitab (f): Güneş ışığı. Ahu (f): Ceylan, maral. Aişe (a): Bolluk içinde rahat yaşayan, rahat ömür süren. Ajda (f): Delik delik olan, çentik çentik. Alev: Yanan şeylerin çeşitli şekillerde görünen parlak ve ışıklı dili. Amine (a): Korkusuz. Armağan (t): Hediye, bağış, bahşiş. Arzu (f): İstek, hasret. İstenilen beğenilen kadın. Asiye (a): Direk, acılı kadın. Aslı: Baş, temel, temelli, köklü. Aslıhan: Soylu, han suyundan olan. Asuman (f): Gök, gökkube, sema. Atıfet (a): Bir sebebi bulunmadan duyulan sevgi.  Atiye (a): Bağış, verme, iyilik. Ayfer (f): Ay ışığı. Aygen: Gönül dostu. Aygül: Ay gibi güzel parlak renkli. Aygün: Ay gibi parlak ışıklı gün. Ayla: Kadın, eş, hanım. Aylin: Ayın çevresinde görülen ışıklı daire, hâle. Aynıfer (a): Göz ışığı, göz nuru. Aynur: Ay gibi parlak.

erkek isimleri ve anlamları

Abbas (a): Keskin bakışlı, sert bakan, arslan, gazanfer. Abdülalî: Alî’nin kulu. Alî, Esmâ-i hüsnâdan, yüceler yücesi. Abdülalîm: Alîm’in kulu. Alîm, Esmâ-i hüsnâdan, gizli açık, geçmiş ve gelecek her şeyi ezelî ve ebedî ilmi ile çok iyi bilen. Abdülazîm: Azîm’in kulu. Azîm, Esmâ-i hüsnâdan, büyüklükte benzersiz. Abdülazîz: Azîz’in kulu. Azîz, Esmâ-i hüsnâdan, mağlup edilemeyen,hep galip olan Abdülbâkî: Bâkî’nin kulu. Bâkî, Esmâ-i hüsnâdan, varlığı ebedî olan. Abdülbâri: Bâri’nin kulu. Bârî, Esmâ-i hüsnâdan, herşeyi kusursuz en güzel yaratan. Abdülcebbâr: Cebbâr’ın kulu. Cebbâr, Esmâ-i hüsnâdan, dilediğini yapan ve dilediğini yaptırmaya gücü yeten, kuvvet ve kudret sahibi olan. Abdülcelîl: Celîl’in kulu. Celîl, Esmâ-i hüsnâdan, celâl ve azamet sahibi. Abdülehad: Ehad’ın kulu. Ehad, yegâne tek olan, varlığının evveli olmayan Rabbimiz. Abdülfettâh: Fettâh’ın kulu. Fettâh, Esmâ-i hüsnâdan, her türlü sıkıntıları gideren zorlukları çözen ve kolaylaştıran. Abdülgaffâr:

İMAM EBUL-HASAN EŞ’ARÎ

İMAM EBUL-HASAN EŞ’ARÎ Mutezile Mezhebi Fitnesi Ve İmam Ebul-Hasan Eş’arî Mutezile’nin İlmî Gücü Ve Etkileri (Mutezilenin hâmisi olan) Mu’tasım ve Vâsık’ın ölümü üzerine Mutezile’nin gücü kırıldı. Vâsık’ın yeri­ne geçen Mütevekkil, Mutezile mezhebinden usanmıştı ve bu mezhebin bağlılarına da düşmandı. Kıyı bucak arayarak Mutezile’nin gücünü, haşmetini tüketti, izle­rini sildi, devletteki tesirlerine tamamen son verdi. Ama ilmî ortamda hâlâ Mutezilenin etkisi vardı. Kur’an-ı Kerim’in mahluk olduğu inancı eski azgınlığı­nı yitirmişti, ama diğer iddia ve görüşleri henüz canlı ve taze idi. Mutezile mezhebi mensupları; zekâları, ilmî yete­nekleri ve göze gelen bazı ünlü kişileri yüzünden ilmî otoritelerini kurmuşlar, adliye ve fetva makamlarım, devlet idaresi içinde bazı yüksek mevkileri ele geçir­mişlerdi. Hicrî üçüncü asrın ortalarında büyük bir güç elde etmişlerdi. Genellikle; Mutezile mezhebi âlimleri ince görüşlü, geniş ve güçlü anlayışlı ve incelemeci (tahkikatcı) olurlar, onların ara