Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs 26, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mahmud Efendi Hz'nin Kerameti

Az olsun çok olsun açık olsun gizli olsun harikalar (keramet) allah ın veli kullarına ikramı ihsanıdır. Mektubat, İmam Rabbani Harikalar veli kulların allah nezdinde keremli/kerametli olduklarının delilidir. Sonra harikanın kendisine keramet denilir olmuştur. Velinin kerameti tabi olduğu Peygamberin mucizesidir aynı zamanda çünkü veli ancak O peygambere tabi olduşunun dünyalık bir karşılığı olarak olarak o nimete mazhar olmuştur. Mektubat Peygamberin mucize göstermesi peygamberliğini isbat sadedinde vaciptir ancak velinin velayetini isbat için keramet izhar etmesi gerekmez. Zaten böyle bir derdi de yoktur. Mektubat Kerametin çokluğu acaipliği velayetin yüksekliğine O velinin diğer velilerden daha makbul ve allah a daha yakın olduğuna delalet etmez. Aksine çok olurki velayet daha yüksek, keramet daha azdır. Ashabı Kiram gibi.. Mektubat ------------- Yukardaki bilgileri hatırımızda tuttuğumuz halde Asrın İmamı Şeyhimiz ve Üstadımız Mahmud efendi Hazretlerinin kerametlerinden kesi

Teheccüd, şeytanın düğümlerini çözer

Hz. Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (a.s.m.) şöyle buyurmaktadır: – Sizin biriniz gece uyuyunca şeytan onun ense köküne üç düğüm atar.   Her düğüm atışında, “Önünde upuzun bir gece vardır, rahat uyu!” der.   O kimse uyanıp Allah’ı zikrederse, bir düğüm çözülür.   Abdest alırsa bir düğüm daha çözülür.   Namaz da kılarsa şeytanın attığı bütün düğümler çözülür.   Artık o teheccüd sahibi, kötü düğümleri çözülmüş, dinç ve neşe içinde sabaha çıkar.   Fakat kalkıp zikretmez ve abdest alıp namaz kılmazsa, gönlü kirli, tembel bir şekilde sabahlar... Buhari..

Kadınların Erkeklere Denk Ameli

Kadınların Erkeklere Denk Ameli Câbir b. Abdullah (r.a.) anlatıyor: Biz rasülullah ile beraber otururken bir kadın geldi ve rasülullahın huzurunda durup: Esselamü aleyke ey Allahın Rasülü! Ben kadınların sana gönderdiği temsilciyim. Ya Rasül allah ; benim bu gelişimi duyup da buna hayret etmeyecek bir kadın yoktur.. Allahü Teala, hem erkeklerin hem de kadınların Rabbi'dir. Adem (a.s) hem erkeklerin hemde kadınların babasıdır. Havva validemiz, hem erkeklerin hem de kadınların annesidir. Erkekler Allah yolunda cihada kalkıp şehid edildikleri zaman, onlar Rab'lerinin katında diridirler ve rızıklandırılırlar. Şehit olmazlarsa onlara senin de bildiğin gibi ecir vardır. Fakat bizler kendimizi onlara adamışız, onlara hizmet ederiz. (bundan dolayı harbe katılamayız.) Bize de sevap varmıdır? Rasülullah (s.a.v):   "Benden o kadınlara selam söyle ve de ki: "Kadının kocasına itaat etmesi ve onların hakkını bilmesi, erkekleri kazandıkları sevaba denktir. Fakat sizden bunu yapa

ALLAH (Celle Celaluhu) MAHLUKATINA BENZER Mİ

ALLAH TEÂLA (Celle Celaluhu) MAHLÛKATINA BENZER Mİ? (2) Bir önceki sayıda “Allah Tealâ Celle Celâlûhu mahlûkatına benzer mi” sorusuna cevap arayan “ya da cevap veren” yazı dizimizin ilk bölümünde İslâm inancının böyle bir soru karşısında yanılgılar ve kargaşalar içinde kaldığından bahsetmiştik. Yine aynı paragraflar içinde; bu sıkıntıların başka dini inanç sistemlerinden bizlere geçtiğini, özellikle Tabiun döneminde İslâm coğrafyasının bir hayli genişlemesi ve bu genişleme neticesinde yabancı kültürlerle temas sürecinin başlamasıyla arıduru İslâm inancının birtakım yabancı unsurları da bünyesinde yer etme eğiliminin arttığından söz etmiştik. Bununla beraber uzmanlık alanı olmadığı hâlde bazı haber ve hadis nakilcilerinin Kur’an ve sahih hadislerin ince manâlarını kavrayamadıkları, zayıf ve güvenilmez ravilerin naklettiği bazı rivayetlere de aldandıkları için Tevhid inancına aykırılıklar teşkil eden tutumlar sergileyip inanılması caiz olmayan bir kısım hususlara inanç umdesi gibi sarıld

Hidayete kavuşturan yollar

Bir kâfir, şu üç sebeple müslüman olur: Allahın lütfu ile, kendi araştırması ile ve birine iyilik yapıp onun duâsına kavuşmakla. 1- Allahın lütfu ile: Allahü teâlâ, bir kimsenin hidayetini, yani müslüman olmasını dilemişse, o kimse, severek müslüman olur. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, onun kalbini İslâma açar.) [Enam 125], (Allah, dilediğini hidayete kavuşturur.) [İbrahim 4] 2- Kendi araştırması ile: Hakkı, doğruyu bulmak gayreti ile, bütün dinleri inceler. İslâmiyetin güzelliğine hayran olup müslüman olur. Allahü teâlâ, İslâmiyeti doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğini vaat buyurmuştur. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.) [Ankebut 69], (Allahü teâlâ, kendine kavuşmak isteyenlere, kavuşturan yolu gösterir.) [Şûra 13] Doğru yolu aramayıp, nefislerine uyarak îman etmeyenleri, azıp can yakanları, cehennemde sonsuz olarak yakacağını haber veriyor. İslâmiyeti işitmeyen ço

ALLAH (cc) Gözle Görülecek mi

ALLAH (cc) Gözle Görülecek mi? Allahü teâlâyı mü'minler Cennette görecektir. Fakat, nasıl olduğu bilinmeyen bir görmekle göreceklerdir. Nasıl olduğu bilinmeyeni, anlaşılmıyanı görmek de, nasıl olduğu anlaşılma­yan bir görmek olur. Allah'ı göz ile görmek, aklen caiz naklen de sabittir. Mekan, cihet, karşılaşma, bitişme, mesafe tayini, ışık, benzetme, keyfiyyet, ve ihata olmaksızın Allah görülür. Allah Teala'nın kulları tarafından görülmesi ve tecelli etmesi bize göre birdir. Dünyada, tur-i sina'da Hz.musa'ya gözüktüğü gibi Ahirette'de muminlere görünecektir. Çünkü Cenab-ı Hak mevcuttur. Mevcudun görülmeside muhal değildir. (1) İnanan kimse, Cennettekilerin, zatının künh ü mahiyetini kavramaksızın ve herhangi bir şeye bemzetmeksizin Allah Teâla'yı görecektir. Müminler Rablarını, Cennette ayan-beyan görecekler. ay, ondördüncü gecesinde zorluk çekilmeden müşahede olunduğu gibi, inananlarda Rablerine zahmetsizce bakacaklar. Allah' baş gözüyle değil, kalp gözü

ALLAH C.C Kimdir

ALLAH C.C Kimdir? Kur'an-ı Kerimde buyuruluyor ki: “Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nur: 35) Allah-u Teâlâ Ehadiyet mertebesinde bir gizli hazine iken; rahmetinin cemâlini, kudretinin kemâlini, azamet ve celâlini, sanatının inceliğini ve hikmetinin sırlarını duyurmayı irade buyurdu. Bunun üzerine ruhlar âlemini ve cisimler âlemini yarattı. Bir Hadis-i kudsî’de şöyle buyurmaktadır: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi arzuladım, bunun için de mahlukatı yarattım.” (K. Hafâ) Bunu bir bilgi, bir haber değil, aynı zamanda bir emir olarak kabul etmek gerekiyor. Çünkü Allah-u Teâlâ’yı tanımak insanın en başta gelen vazifesidir. Allah-u Teâlâ’nın varlığı kadimdir, evveli yoktur. Zamandan da ezelden de önce vardı. Zât-ı akdes’inin varlığından evvel hiç bir şey yoktu. bütün varlıklar O’nun buyurduğu bir kelime ile meydana çıkmışlardır. Hadis-i şerif’te buyurulduğu üzere: “Allah var idi ve Allah’tan başka bir şey mevcut değildi.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 1317) Sonra varlığını v

ESMAÜL HÜSNA VE SIRLARI

ALLAH: Allah zikrine devam eden kişinin derecesi hem Allah katında hemde insanlar katında artar. İnsanlar arasında; sevilen, sayılan, sözü geçen kıymetli bir kişi olur. Duaları kabul görür. Nefis şeytanının şerrinden kurtulur. Güneş doğarken gümüş veya altın levha üzerine Allah ismini yazan ve üzerinde taşıyan şeytan şerrinden korunur. Soğuk havada bu levha üzerinde iken Allah diye zikrederse soğuğu hissetmez. Balgam hastalığı olan kişi taşırsa balgam hastalığından kurtulur. Kişi 7 gün oruç tutup, gece yarısıda 2 rekat Allah rızası için namaz kılıp, ardından 66 defa Allah zikrini yaparsa; Allah bir melek görevlendirir. O melek, o kişiyi tüm kötülüklerden koruduğu gibi, hal ve hareketlerinde, işlerinde o kişiyi yönlendirir, yönetir ve yardımcı olur. Allah ismini kağıda gül suyu, safran ve misk karışımıyla yazıp, üzerinde taşıyanı Allah her türlü kötülükten korur. Amir veya makam sahibi kişilerin yanında riayet görür. Düşmanlarına karşı galip gelir. Cuma günü oruçlu olarak, sabaha doğr

ALLAH'IN RAHMETİ

İnsan, âmeline güvenerek afvolacağını ümit etmemelidir. Ancak, Allahü teâlâ'nın rahmetini, ihsanını düşünerek afvedilebileceğini ümit etmelidir. Çünkü Cenâb-ı Hak, şirkten başka günahları dilerse afvedeceğini, rahmetinden ümit kesilmeme­sini, bağışlama ve merhametinin çok olduğunu bildirmektedir. Allahü teâlâ, yüz rahmetten ancak bir tanesini, insanlara, cinlere ve hayvanlara indirdiğini, bu bir rahmet ile canlıların birbirlerine şefkat gösterdiklerini, rahmetinin doksandokuzu ile de kıyamet günü kullarına rahmet edeceğini, Peygamberimiz bildirmektedir. Arşın altında (Ben rahmet edicilerin en merhametlisiyim, rahmetim gazabımı aştı) yazılı olduğu ve Cennet ehlinin iki misli kadar insanı Cehennemden çıkarıp afvedeceği bildirilmiştir. Allahü teâlânın afv ve mağfiretini ümit eden mü'minleri ve kendisinden korkanları Cehennemden çıkaracağı, bir annenin çocuğuna olan şefkatinden çok daha merhametli olduğu hadîs-i şeriflerde bildirilmiştir. Peygamberimizin şefaati, günahı sevabın

Allah, kainatı yaratmadan önce ne yapıyordu

Bu sorunun temelinde "zaman" ve "ezel" kavramlarının yanlış değerlendirilmesi yatmaktadır. İnsan zaman ve mekân içerisinde yaşadığı için her hâdise ve hakikati zaman ölçüsüne göre değerlendirmekte ve ezel kavramını da zaman içinde düşünmekle yanlış bir kıyas yapmaktadır. İşte yukarıdaki soru böyle bir yanlış kıyasın mahsulüdür. "Zaman", mahlûkatın yaratılması ile başlayan ve içerisinde "olaylar zincirinin birbirini takip etmesi", "mahlûkatın birbiri ardınca akıp gitmesi" gibi hadiselerin cereyan ettiği mücerred bir kavramdır. Bütün mahluklar, bu zaman nehrinin içerisinde daima hareket, seyr ve akıp gitmektedirler. Mevcudatın yaratılması, değişimi, yaşlanması ve ölümü hep bu nehir içerisinde cereyan eder. "Geçmiş, şu an ve gelecek" olmak üzere üçe ayrılan zaman, bir nisbî yani göreceli bir ifadedir. Yaşadığımız an, bir an öncesine göre gelecek idi, bir an sonrasında ise geçmiş olarak isimlendirilecektir. Bu ve benzeri bütün n

ALLAH ın Sevdikleri ve Sevmedikleri

ALLAH’IN SEVDİKLERİ ALLAH, ihsan sahiplerini sever. (Bakara, 2/195 - Âl-i İmran, 3/ 134,148, Maide, 4/13,93) ALLAH, çokça tevbe edenleri sever (Bakara, 2/222) ALLAH, temizleri sever. (Bakara, 2/222 - Tevbe, 9/108) ALLAH, takva sahiplerini sever (Âl-i İmran, 3/76 - Tevbe, 9/4,7) ALLAH, sabredenleri sever. (Âl-i İmran, 3/146) ALLAH, tevekkül edenleri sever. (Âl-i İmran, 3/159) ALLAH, adaletli olanları sever. (Maide, 4/42 - Hucurât, 49/9 - Mümtehine, 60/8) ALLAH, kendi yolunda saf saf mücadele edenleri sever. (Saf, 61/4) ALLAH’ın sevdiği topluluğun özellikleri. (Maide, 5/54) ALLAH’ın en çok sevdiğini ifade ettiği insanlar beş defa geçen; ihsan sahipleri. İkinci olarak, üç defa ile adaletli olanlar ve takva sahipleri geliyor. Üçüncü olarak, iki defa ile temizler, Dördüncü olarak, bir defa ile de tevbe edenler, sabredenler, tevekkül edenler, ALLAH yolunda birbirine kenetlenerek mücadele edenler ve ALLAH’ın sevdiği topluluk geliyor. ALLAH’IN SEVMEDİKLERİ ALLAH, aşırı giden

ALLAH (cc)'ı Çok Sevmek

İnsana, sahip olduğu herşeyi ona veren, her türlü imkanı sağlayan, çevresinde karşılaştığı tüm nimetleri yaratan yalnızca Rabbimiz olan ALLAH (cc)’tır. İnsanın saymaya ömrünün yetmeyeceği nimetlerin her biri, her işi evirip düzenleyen Rabbimiz'in dilemesiyle var olmuştur ve insanın hizmetine sunulmuştur. İnsanı tüm tehlikelerden, hastalıklardan sıkıntı ve belalardan koruyan, esirgeyen yalnızca Rabbimiz'dir. Gün içinde herhangi bir konuda başarılı olmak istediğimizde ya da bir işle uğraştığımızda gerçekte bize yardımcı olan da yine sadece ALLAH (cc)'tır. Tüm kuvvet ALLAH (cc)'ın kudretindedir. İnsanın bu gerçeği unutup, ne kendine ne bir başkasına -ALLAH (cc)'ın dilemesi dışında- en küçük bir yardıma bile güç yetiremeyecek varlıklardan medet umması, insana hem dünyada hem de ahirette çok büyük hüsran getirir. Medet umulan bu kişiler de aynı derecede acizdirler; değil başka birine, kendilerine bile -ALLAH (cc)'ın dilemesi dışında- yardım edemezler. ALLAH (cc) Ara

Gayret-i ilahiyye

Gayret-i ilahiyye Gayret-i ilahiyye ne demektir? Gayret kıskançlık ise, Allah kıskanç olur mu? Gayret, hasetten, kıskançlıktan, çekememekten farklıdır. Gayret, bir kimsede olan hakkına, onun başkasını ortak etmesini istememektir. Mesela, bir kimsenin, hanımıyla başkalarının beraber olmasını istememesi, gayrettir. İlmini, mal, mevki ele geçirmek, günah işlemek için kullanan din adamından, ilmin gitmesini istemek gayret olur. Malını haramda, zulümde, İslamiyet’i yıkmakta, bid’atleri ve günahları yaymakta kullananın, malının yok olmasını istemek de, haset olmaz, din gayreti olur. Birisinde bulunan kötü, zararlı şeyin gitmesini istemeye de gayret denir. Bir hadis-i şerif meali: (Allahü teâlâ, mümin kullarına, mümin de, mümine gayret eder.) [Müslim] Allahü teâlânın gayret etmesi de, kulunun kötü, çirkin şey yapmasına razı olmaması demektir. Kulun vazifesi, dilediğini yapmak değil, Rabbine kulluk etmektir. Onun emirlerine ve yasaklarına uymaktır. Her dilediğini yapmak, Allahü teâlâya mahs

Allah'a Nasıl Dost Olunur

Allah'a Nasıl Dost Olunur? Hadisi şerif Ebu Hureyre radıyallahu anhudan rivayet edildiğine göre; Resulullah sallallahi aleyhi vesellem; “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:” dedi: “Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse ben de ona karşı harp ilan ederim. Kulum kendisine farz kaldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (adeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse onu mutlaka veririm, bana sığınırsa onu korurum.” Kaynak:  Buhari, Rikak 38. Hadisin önemi Allahu Teâlâ, dostlarını sevgi ve himayesine almıştır. Onlara herhangi birinin bir kötülük yapmasından da onları korur. Bu hadisi kutsî, dünya ve ahirette, Allah’ın dost ve sevgililerinin kimler olduğunu beyan etmektedir. Bunun için bu ha

Adem Aleyhisselâm’ın İlmi

Hz.Allah Âdem Aleyhisselâm’a bütün eşyanın isimlerini ilham edip kalbine koydu. Kalbinde olan eşyanın isimlerini dili konuşmaya başladı ve yanındakilere onları söyledi. Allahü Teâlâ Hazretleri, her dilde eşyanın bütün isimlerini öğretti. Allahü Teâlâ Hazretleri, yarattığı bütün cinslerin (şeylerin) isimlerini Öğretti. Allahü Teâlâ Hazretleri Âdem Aleyhisselâm’a (her şeyi gösterdi. Ona atı gösterip): Bunun adı attır. (O’na deveyi gösterip Bu devedir, buyurdu. Böylece bütün varlıkları gösterip bu şudur, adı budur, buyuruldu. (Sadece eşyanın isimlerini değil) o varlıkların hallerini, onların dinî ve dünyevî faydalarını öğretti. Allahü Teâlâ Hazretleri, Âdem Aleyhisselâm’a meleklerin isimlerini, zürriyetinin hepsinin isimle­rini (ta kıyamete kadar yeryüzüne gelecek olan bütün insanların kendi dillerindeki isimlerini), hayvanların isimlerini, nebatat ve câmidâtın isimlerini, her şeyi yapma sanatını, şehirlerin ve köylerin, kuşların ve ağaçların isimlerini, olacakların ve kıyamet gününe kad

Allah’ın (cc) lanet ettiği kimseler

"Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: 'Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler' dedi. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur." [Nisa Suresi, 118-119] Tıptaki gelişmeler neticesinde giderek yaygınlaşan ve tedaviden ziyade vücudun dış görünüşünü güzelleştirmeyi amaçlayan estetik ameliyatlar hakkında klasik fıkıh literatüründe detaylı bilgilerin olmayışı gayet doğaldır. Ancak vücuda yapılan estetik müdahalelerle ilgili sünnette ve fıkıh kitaplarında konuya ışık tutacak yeterli açıklamalar vardır. Hz. Peygamber   aleyhi vesellem döneminde Urfece adlı sahabinin, bir savaşta burnu kopmuş ve Urfece yerine gümüşten suni bir burun yaptırmıştı. Ancak gümüşten yaptırılan bu suni burnun koku yapması üzerine Efendimiz (sav) bu sahab

allahu tealaya İtaat etmek

"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de... Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir." [Nisa, 59] Dikkat etmek gerekir ki 'Allah ve Resulü hakkında...' diye mutlak itaat açıkça söylendiği halde, emir sahipleri (idareciler) hakkında buyrulmayıp bunlara itaat etmek Peygambere itaate atfedilmiş ve yalnız Peygambere itaat etmeye tabi olarak emredilmiş ve bu şekilde tabi olma altında itaat etmenin hem aynı kuvvetle kayıtsız olarak gerektiği gösterilmiş, hem de isyan edilen şeyler de bu hükmün dışında bırakılmıştır. "Allah'a isyan hususunda hiç bir mahlûkata itaat edilmez." Aynı şekilde "İyi ve faydalı şeylerde itaat edilir" Hadis-i şerifleri de bunu açıklıyor. Şu halde amirin her emri, memuru sorumluluktan kurtarmaya yetmez. Diyelim ki, bir mem