Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs 19, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ahmed İslamoğlu Hocaefendi İle Röportaj

Ahmed İslamoğlu Hocaefendi İle Röportaj Ahmed İslamoğlu Kimdir? Ahmed İslamoğlu aslen 1937 doğumlu ama bir yaş büyük yazdırılarak 1936 Fenese Mahallesi doğumludur. İlkokulu 4.sınıf dahil Dumlupınar İlkokulu’nda okudum. 5.sınıfa bir hafta İstiklal İlkokulu’na gittim. Parmağımı bıçak kesmiş, parmağımı sarmış olduğum halde okula gittim. Öğretmenim beni, “Ben sınıfımda ahenk bozan talebe istemiyorum” diyerek dövdü. Bu söze o kadar içerledim ki, “Tamam öğretmenim, bir daha ahenk bozan talebeyi sınıfınızda göremeyeceksiniz” dedim ve bir daha okula gitmedim. Okulu bıraktığım için dayak da dahil çok çeşitli cezalar ödemek zorunda kaldık ama ahenk bozan talebeyi bir daha okulda göremediler. Ben artık Kur’an öğreneceğim dedim. 1947-1948 yıllarında büyük pederimle Kur’an-ı Kerim öğrenmeye başladım. Bu arada terzi yanına da gidiyordum. Makinanın bir ucunda, iki adet 1000 sayfalık Osmanlıca tefsir hatmi de yaptım. Askerlik dönüşü ilkokul diplomasını dışarıdan aldım. Bu arada aske

Ahmet islamoğlu sohbet

peygamberimizin cinlere mektubu

Aşağıda ki mektubu Peygamber Efendimiz (s.a.v.), şeytan ve cinlere karşı yazdırmıştır. Böyle bir belaya maruz kalanlar, bu mektubu yazdırıp yastığının altına koymalıdırlar. İnşaallah şifa ve deva Allah-ü Teala´dandır. بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيْمِ هَذَا كِتاَبٌ مِنْ مُحَمَّدٍ رَسُولِ اللهِ رَبِّ العَالَمِينَ إلَى مَنْ طَرَقَ الدَّارَ مِنَ الْعُمَّارِ وَالزُّوَّارِ وَالسَّائِحِينَ إلاَّ طَارِقاً يَطْرُقُ بِخَيْرٍ ياَ اللهُ. أَمَّا بَعْدُ فَإنَّ لَناَ وَلَكُمْ فِي الْحَقِّ سِعَةً فَإنْ تَكُ عَاشِقاً مُولِعاً أوْ فَاجِراً مُقْتَحِماً أَوْ رَاعِياً مُبْطِلاً فَهَذاَ كِتاَبُ اللهِ تَعَالىَ يَنْطِقُ عَلَيْنَا وَعَلَيْكُمْ بِالْحَقِّ إنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلوُنَ وَرُسُلُنَا يَكْتُبُونَ مَا تَمْكُرُونَ اُتْرُكُوا صَاحِبَ كِتَابِي هَذاَ وَانْطَلِقوُا إلىَ عَبَدَةِ اْلأصْنَامِ وَاْلأوْثاَنِ وَإلىَ مَنْ تَزْعُمُ أَنَّ مَعَ اللهِ إلَـهاً آخَرَ لاَ إلَـهَ إلاَّ هُوَ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إلاَّ وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَإلَيْهِ تُرْجَعُونَ، حم لا يُنْصَرُونَ، حمعسق تُغْ

Niçin Kitap Yazmadım SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN

Niçin Kitap Yazmadım?... "Selefin mum ışığında yazdığı bahâ biçilmez hazine misali eserlerin toprağa gömülerek çürüdüğünü... "Selefin (bizden evvel gelip geçen âlimlerin) mum ışığında yazdığı bahâ biçilmez hazine misali eserlerin toprağa gömülerek çürüdüğünü, bakkallara satılarak çöplüklerde çiğnendiğini, bir kısmının da kütüphane raflarında tozlanmış ve çürümeye terk edilmiş olduğunu gördüm. Medreseleri kapanmış, yazısı değiştirilmiş, din ilimleri yok olmaya yüz tutmuş olan bir zamanda, kitap yazmaktansa, yazılan ilmî eserleri anlayarak anlatacak ve ilmi satırdan sadra intikal ettirip yaşatacak talebe yani canlı kitap yetiştirmeyi  daha lüzumlu buldum."

TEK YOL İSLAM

Ey insan..! Yolculuk nereye?.. Cennette ışınlanarak, rahm-ı maderden şu dünya gemisine binen insan merak etmezmi ki bu yolculuk nereye..? Gelenler ve gidenler, Nerden gelip, nereye giderler…? Kabir açmış ağzını bekler.. İnecek başka durak var mı? Kabir kapısı kapanmadan; Ölüm, öldürülmeden… Ahiretten başka mekan var mı .. ? “Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.” Mezarlıklar işi bitmemiş insanlar ile dolu… Dünya malı Dünyada kalıyor.. İnsan Maddesi ile birlikte ancak toprak olup kayboluyor….. Dünya ahiretin tarlası ise; oraya lazım olacak ürünleri ekmek lazım.. Günde 1 saatini ebedi bir hayat için harcamayanlar; Çok pişman olacaklar “Ey insan.! Bu dünyada memur ve misafir olduğunu unutma.!” İnsan dünyada vazifeli bir memurdur.. Vazifesi yaratıcısına kul ve ayine olmak, vatan-ı aslisi olan cennete hazırlanmaktır… Ve misafirdir.. Geldiği gibi gidecektir.. Hiç bir güç onu burda tutmaya yetmez.. Madem misafirdir

Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı

İmam-ı Nesefi hazretleri bildiriyor ki:  Ana-babanın evladı üzerinde seksen kadar hakkı vardır. Kırkı sağlığında, kırkı vefatından sonradır. Sağlığında olan kırk haktan onu bedenle, onu dil ile, onu kalble, onu da para iledir. Bedenle olan hakları: 1- Hizmet ederek rızalarını almak. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ana-babasına hizmet edenin ömrü bereketli ve uzun olur.) [İslam Ahlakı] (Ana-babasını dine uygun hizmetleriyle razı eden, Allahü teâlâyı razı etmiş olur, onları gazaplandıran, Allahü teâlâyı gazaplandırmış olur.) [İbni Neccar] (Ana-babası, yanında ihtiyarladığı halde, [rızalarını alamayıp] Cenneti kazanamayanın burnu sürtsün.) [Tirmizi] Hasan-ı Basri hazretleri, Kâbe’yi tavaf ederken sırtında yük olan bir zat görüp der ki: - Niçin yükle tavaf ediyorsun? - Bu yük değil, babamdır. Bunu Şam’dan yedi defa getirip tavaf ettim. Çünkü, bana dinimi, imanımı öğretti. Beni İslam ahlakı ile yetiştirdi. - Kıyamete kadar böyle arkanda taşısan, bir defa kalbini kırmakla bu

ana

Hazreti Peygamberimiz (s.a.s.) eshabıyla oturmuş sohbet ediyordu. Bir kadın sahabe Resulullah'ın huzuruna telaşla girerek: - Ya Resûlellah! Şu anda kocam ölüm döşeğinde, belki biraz sonra ölmüş olacak... Yalnız yanında kelime-i şehadet getirdiğimi anladığı ve kendiside getirmeye çalıştığı halde şehadet kelimesi getiremiyor. Kocamın imansız gitmesinden korkuyorum. Bu hususta bir yardımınızı bekliyorum, dedi. Hazreti Peygamberimiz: - Kocan sağlığında ne gibi kötü harekette bulunurdu? diye sordu. Kadın hiçbir kötü amelinin olmadığını, namazını kılıp her türlü ibadetini noksansız yerine getirmeye çalıştığını söyledi. Bu sefer Peygamberimiz: - Kocanızın dünyada kimi var? diye sordu. Kadın ihtiyar bir annesi olduğunu söyleyince Peygamberimz (s.a.s.) kadının kocası Alkama'nın anasın huzura çağırdı. Hazreti Alkama'nın anası, Hazreti Peygamberimizin huzuruna çıktı. Peygamberimiz: - Oğlun sana karşı nasıl hareket ederdi? Oğlundan memnunmusun? diyr sordu. Alkamanın a

Kul Hakkı İle İlgili Hadisi Şerifler

"Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur." (Buharî, Müslim) "Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir. Ama, bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse dahi gelir. Bunun üzerine kendisinin hasenatından şuna verilir, buna verilir. Üzerinde haklar bitmeden kendi hasenatı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Daha sonra cehenneme atılır." (Müslim) "Kaçmayarak, yalnız Allahtan sevap bekleyip sabrederek, düşmana karşı durduğun halde öldürülürsen, borçlarından başka bütün günahlarına kefaret olur. Bunu bana Cibril söyledi." (Müslim)

Kul Hakkı İle İlgili Ayetler

1. 16:71. Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar? en-NAHL, Ayet 71 2. 17:26. Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.   el-İSRÂ, Ayet 26 3. 30:38. O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını   isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. er-RÛM, Ayet 38 4. 4:9. Geriye eli ermez, gücü yetmez çocuklar bıraktıkları takdirde (halleri ne olur) diye korkacak olanlar (yetimlere haksızlık etmekten) korkup titresinler; Allah'tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. en-NİSA, Ayet 9 5. 2:42. Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. el-BAKARA, Ayet 42 6. 22:19. Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır: İmdi, inkâr edenler için ateşten bir elbise biçilmiştir. Onların başlarının üstünden kaynar su