Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım 25, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

RABITA (MUHABBET)

Peygamber efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem: “Kişi sevdiği ile beraberdir.”  buyurmuştur. Rabteden, bağlayan, yakınlık, sevgi ve muhabbet gibi manalara gelir. Tasavvufta râbıta sâlikin daima huzur-ı ilâhî de bulun­duğunu yakinen bilmesi ve Allah’ı görür gibi ibadet etmesidir. Hidâ­yet-i ha­kîkîye nail olmak; ancak bu duygu ve şuur ile mümkündür. Mürid, bu irtibat sayesinde her tavır ve hareketinde kendisini şeyhine benzetmeye çalışır ve yukarıda işaret ettiğimiz “Muhabbet râbıtası” sonucunda seven, giderek sevilenin sıfatlarına bürünür. Nitekim İmâm-ı Rabbânî’nin beyanı vechile; manevî yolda iler­lemek, kendisine uyulan şeyhe, yapılan muhabbet râbıtasına bağ­lıdır. Bir mürid, şeyhine karşı olan muhabbeti vasıtasıyla an be an onun boyasıyla boyanır ve in’ikas yoluyla nurlanır. Bu muhabbet ve nur­lanma kâmil mânâda olursa bu hâle fenâ fişşeyh denir. Şeyhin, mü­ridi yetiştirdiğini, müridin de kendi istifadesini bilmesi şart değildir. Ni­tekim güneşin harâretiyle yavaş yavaş yetişen ve

MARİFET

Tasavvuf, nefis tezkiyesi ve kalp tasfiyesi ile ruhu pâk ederek lâ­hût âlemine yükselmek yoludur. Ruh o âlemde Hakk’ın vuslatına kavuşur. Yakîn nurunu örten perdelerin açıldığını görür, böylece ruh nefsin kötü arzularından kurtulur ve hakîkat âlemine yükselir. İşte bu âlemde ruhun tattığı lezzet başka hiçbir lezzete benzemez. Bu makam riyazete, mücâhedeye ve zühde kendini vermekle elde edilir. Aslında nefis tezkiyesi ve kalp tasfiyesi de insanı aksâ’l-gayeye ulaş­tırmak için bir vesiledir. Mutasavvıflar maddî basiretlerini bağlayan sebepler dediğimiz emrâz-ı bâtıniyyeden kurtulmak için beden riya­zetine ve bu yolda mücahedeye devam ederler. Gölgenin belirmeden önceki aslına dönmesi demek olan fenâ fillah makamına yükselmek ve Allah (c.c)’ya vuslat için benliklerinden kurtulmak isterler. Evliyaullah hazerâtı buyurmuşlardır ki: “Marifet iki kısımdır”: Âlem-i kebîrin mârifeti Âlem-i sağîrin mârifeti Bu babların her biri üçer asla ve asıllar da muhtelif fasıllara ayrı­larak mütalaa edilir.