Peygamber efendimiz sallallâhu aleyhi vesellem: “Kişi sevdiği ile beraberdir.” buyurmuştur. Rabteden, bağlayan, yakınlık, sevgi ve muhabbet gibi manalara gelir. Tasavvufta râbıta sâlikin daima huzur-ı ilâhî de bulunduğunu yakinen bilmesi ve Allah’ı görür gibi ibadet etmesidir. Hidâyet-i hakîkîye nail olmak; ancak bu duygu ve şuur ile mümkündür. Mürid, bu irtibat sayesinde her tavır ve hareketinde kendisini şeyhine benzetmeye çalışır ve yukarıda işaret ettiğimiz “Muhabbet râbıtası” sonucunda seven, giderek sevilenin sıfatlarına bürünür. Nitekim İmâm-ı Rabbânî’nin beyanı vechile; manevî yolda ilerlemek, kendisine uyulan şeyhe, yapılan muhabbet râbıtasına bağlıdır. Bir mürid, şeyhine karşı olan muhabbeti vasıtasıyla an be an onun boyasıyla boyanır ve in’ikas yoluyla nurlanır. Bu muhabbet ve nurlanma kâmil mânâda olursa bu hâle fenâ fişşeyh denir. Şeyhin, müridi yetiştirdiğini, müridin de kendi istifadesini bilmesi şart değildir. Nitekim güneşin harâretiyle yavaş yavaş yetişen...