"Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: 'Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler' dedi. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur." [Nisa Suresi, 118-119]
Tıptaki gelişmeler neticesinde giderek yaygınlaşan ve tedaviden ziyade vücudun dış görünüşünü güzelleştirmeyi amaçlayan estetik ameliyatlar hakkında klasik fıkıh literatüründe detaylı bilgilerin olmayışı gayet doğaldır. Ancak vücuda yapılan estetik müdahalelerle ilgili sünnette ve fıkıh kitaplarında konuya ışık tutacak yeterli açıklamalar vardır.
Hz. Peygamber aleyhi vesellem döneminde Urfece adlı sahabinin, bir savaşta burnu kopmuş ve Urfece yerine gümüşten suni bir burun yaptırmıştı. Ancak gümüşten yaptırılan bu suni burnun koku yapması üzerine Efendimiz (sav) bu sahabinin altından burun yaptırmasına izin vermiştir. [Tirmizi, Libas] Burada, Allah'ın yarattığını değiştirme değil, ihtiyacın bulunması ve tedavi amacı söz konusudur. İslam âlimlerinin yaptıkları açıklamalarda, onların vücut üzerine yapılacak tasarruflarda tedavi kastının, ihtiyaç ve zaruretin bulunmasını esas aldıkları görülmektedir. Nitekim İslam âlimleri, doğuştan fazla olan bir uzvu, normale döndürmek için tedavi maksatlı müdahaleleri caiz görmüşlerdir.
Dikkat edilmesi gereken husus şudur ki; günümüzde estetik müdahalelerin yaygınlaşması ile organların/uzuvların daha güzel bir görüntüye kavuşturulması amaçlanmaktadır. Özellikle burunla ilgili estetik müdahalelerin yaygınlaştığı görülmektedir.
Abdullah İbn Mes'ud (ra)'dan şöyle rivayet edilmiştir:
"Allah, dövme yapan ve yaptıran kadınlara, yüzden kıl yolan ve yolduran kadınlara, güzellik için diş törpülettiren kadınlara, Allah'ın yarattığı şekli değiştiren kadınlara lanet etmiştir."
Bu söz, Esed oğullarından Ümmü Yakup denilen bir kadının kulağına gitmişti. Bu kadın (o sırada) Kuran okuyordu. Hemen kalktı ve Abdullah İbn Mes'ud'un yanına gelerek ona: "Senden benim kulağıma gelen bu söz de ne? Sen dövme yapanlara ve yaptıran kadınlara, yüzden kıl yolduran kadınlara, güzellik için diş törpületen kadınlara, Allah'ın yarattığı şekli değiştiren kadınlara lanet okumuşsun" dedi.
'Bu söylediğim Allah'ın kitabında da var'
Abdullah İbn Mes'ud: "Allah Resulünün lanet ettiklerine ben neden lanet etmeyecekmişim. Hem bu Allah'ın kitabında da var" dedi.
Bunun üzerine kadın: "Doğrusu ben Kur'an'ın iki kapağı arasındakileri okudum. Fakat böyle bir şey bulamadım" dedi. Abdullah İbn Mes'ud: "Gerçekten Kur'an-ı okudunsa, mutlaka bulmuşsundur. Yüce Allah; 'Peygamber size neyi getirmişse onu alın! Size neyi yasakladıysa ondan kaçının/vazgeçin' [Haşr, 69/7] buyurdu dedi.
Bunun üzerine kadın: "Gerçekten ben şimdi senin hanımının üzerinde bundan bir şey görüyorum" dedi. Abdullah İbn Mes'ud şöyle söyledi: "Git de bak!'
Kadın, İbn Mes'ud'un hanımının yanına gitti, fakat (onda bununla ilgili) bir şey göremedi. Abdullah İbn Mes'ud'un yanına gelip: "Bir şey göremedim" dedi.
Abdullah İbn Mes'ud: "Bana bak! Böyle bir şey onda olsaydı, onunla bir arada olamazdık" diye cevap verdi.
[Kaynakları: Müslim, Libas; Buhari, Libas; Ebu Davud, Teraccül; Tirmizi, Edeb; Nesai, Zinet; İbn Mace, Nikâh]
Allah Resulü, muhanneslere lanet etti!
İbn Abbas (ra) rivayet ediyor: Resûlullah aleyhi vesellem, muhanneslere lanet etti ve 'onları evlerinize sokmayınız' buyurdu. [İbn Mâce, Buhari, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Taberani]
Muhannes, kadınlaşan erkek demektir. Ahlâk, konuşma ve davranışında kadınlara özenen kimsedir. Konu ile ilgili başka rivayetler de vardır. Bunların bazıları şöyledir:
"Resûlullah aleyhi vesellem, kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara lanet etti. Ve: onları evlerinizden çıkarın" buyurdu.
Ümmü Seleme (ra) rivayet ediyor: Resûlullah yanımda idi. Evde bir de kadınlara benzeyen erkek vardı. Bu adam, kardeşim Abdullah'a, "Ey Abdullah, şayet Allah yarın Tâif in fethini nasip ederse, ben sana Gaylan'ın kızını göstereceğim. Çünkü o gelirken dört, giderken sekizdir [çok alımlı yürür]" dedi.
Bunun üzerine Resûlullah aleyhi vesellem, "Böyleleri bir daha yanınıza girmesin" buyurdu.
Buradan Resûlullah'ın o kimseyi önceleri erkekliği olmayan (hünsâ) biri olarak tanıdığı, bu sözü üzerine onun kadınlara ilgi duyan biri olduğunu anladığı ve onun hanımların yanına girmesine yasak getirdiğini anlıyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder