Sıddık Nâci Eren UŞŞÂKÎ (k.s.) Hazretleri 1925 yılında babası Hacı Hafız Ali Efendi ve annesi Hanîfe hanımdan, Balıkesir'in Aktarma köyünde bu fani cihana teşrif etmiştir.
Küçük yaşta iken dahi haramlardan kaçınıp, oruç ve namazlarımı eda ederdi. Her zaman her yerde, Cenab-ı Hakk'ın rızasını düşünür, aşırı derecede muhabbet edip, Allah aşkından ağlayıp inlerdi.
1944 senesinde,19 yaşında iken asker oldu. Askerliğime devam ederken 1946 yılı içinde Uşşâkî Meşayihi, Üstad, Hacı Bekir Visâli Uşşâkî (k.s.) Hazretlerine intisap etmiştir.
1947 yılında askerlikten terhis olduktan sonra memleketi olan Balıkesir'in Aktarma köyüne geldi. Çiftçilik ile meşgul oldu.Tasavvuf yolunda almış olduğu vazifeleri aşk ve şevk ile noksansız olarak yapmaya devam etti. Üç sene kadar köyde kaldıktan sonra 1950 senesinde Balıkesir vilayetine hicret etti.
Balıkesir'e geldiğinde sık sık İzmir'e gidip mürşidinin mânevi sohbetlerinden istifâde etmiştir. O zat-ı muhteremin himmet ve teveccühü ile çok kısa bir zamanda seyr-ü sülûkunu tamamlamıştır. Seyr-ü sülûk eyledikten sonra kemal mertebesine erimiştir. Tarikatın usul ve esrârlarını ve âdabını öğrenmiş, Hilâfet ve vilayet rütbesini hak kazanmış, icâzet verilip, irşâda me'mur edilmiştir.
Kendisi bu olayı şöyle anlatmaktadır :
Bir gün sabah namazını edâ ettikten sonra toplanmış olduğumuz bir mekanda mürşidim kutb-u zaman Bekir Sıdkı Visâli Uşşâkî (k.s.) hazretleri, almış olduğu mânevi bir emir üzerine tarafıma, Tarîkat-ı âliye Halvetîyye-i Uşşâkîyye icâzeti vererek, halîfesi Hacı. Mehmed Rûhi ve ihvanları arasında bu fakiri irşada memur kıldılar. Bekir Sıtkı Visâli Uşşâkî (k.s.) Hazretleri her beşer gibi bu fâni cihandan 1962 yılında iken berat gecesinden bir gün sonra dâr-ı fenâdan dâr-ı bekâya intikal eyledi.
Mürşidimin Hakk'a yürümesi ile postuna halifesi üstad Mehmed Rûhi Uşşâkî Hazretleri oturmuştur. Üstad Mehmed Rûhi Hazretleri 1977 yılında 72 yaşında iken, Amman yakınlarında geçirmiş olduğu trafik kazasında şehid olarak Hakk'a rucû etmiştir.
Hazretin Hakk'a intikalinden sonra, üstadım Visâli hazretleri'nin ikinci halifesi olan Seyyid Kâzım Kızılkanat Hazretleri de, Hak aşıklarını irşad etmeye başladı.
Bir gün Sultan-ı Enbiya Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri, zuhur ederek bu âciz kölelerini, ihsan ve mürüvvetleri gereğince taltif ile,
- Evladım sen bizim evlâdımız olan Kâzım 'a muhabbet ve iltifat ediyorsun. O bizim hakiki evlâdımızdır.Onu mürşid tanıyıp, yakın ihvanlarına tanıtıp ona biat etmelerini istiyorsun, buyurdu.
Hamd ve şükürler yüce Allah'a olsun ki, işte böylelikle iltifatı Muhammediye'ye nail olundum.
Bir gün Seyyid Kâzım Kızılkanat Uşşâkî (k.s.) Hazretlerinin sohbetlerinde bulunur iken, kendilerinden kitap yazmam için izin ve destur istedim. O da bu talebimi kabul edip müsaade ve destur verdi. Zaten daha evvel de üstadım Bekir Sıdkı Visâli Uşşâkî (k.s.) Hazretleri kasîde ve kitap yazmama müsaade etmişlerdi.
İlk başladığım eser "Nur-u Muhammediye" kitabı idi çok çeşitli ve kıymetli kitaplardan derlemeye devam ettiğim bir zamanda, yakaza hâlinde iken, iki cihan serveri âhir zaman peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimiz hazretleri ve yanında cihar-ı yar-ı güzin Efendilerimiz olduğu halde tecelli ederek, başlamış olduğum eseri eline alıp göz attılar. Bu kitabı Hazreti Ebu Bekir'e, Hz. Ömer'e, Hz. Osman'a ve Hz. Ali'ye verdikten sonra, tekrar onlardan alıp bu âciz fakirin eline verdiler. " Eseri yazmaya devam et " diyerek tebessümle emir ve ferman buyurdular. .
Bu olaydan sonra bende öyle bir aşk ve ilim, gayret ve azim zuhura geldi ki, bunun dil ile tarifi mümkün değildir. Ancak yaşayan bilir.
Mürşidim Seyyid Kâzım Kızılkanat Hazretleri bir gün bu fakire buyurdular ki,
- Ben Pir Seyyid Cemâleddin-i Uşşâkî isem sen de Pîr Salâhaddin-i Uşşâkî Hazretleri misâlisin. O zat-ı muhterem 210 adet kitap yazdı sen de inşallah çok kitap telif edeceksin, buyurdular. İşte ondan sonra da bir Divan-ı Kebir ile 23 adet eser yazma imkanı Rabbim bana lütfeyledi.
Üstadım Seyyid Kâzım Kızılkanat Uşşâkî (k.s.) Hazretleri de bu fakiri yerine vekil olarak tayin eyledikten sonra, o da her beşer gibi Rumi 1396 yılında 72 yaşında iken Rabbisine rucû eyledi.
Seyyid Kâzım Kızılkanat Hazretleri hayatta iken, umreye niyet ettiğimde, ziyaretlerine gitmiş idim. Bana,
- Evladım Bağdat şehrine vardığında benim akrabam olan, Pîr Seyyid Abdulkâdir Geylâni Hazretleri'nin torunlarından 17. batnı, Seyyid Abdurrezzak 'ın oğullarından Seyyid Hüseyin Fevzi Paşa (Hasan-i , Hüseyni) (k.s.) Hazretlerini ziyaret et ve hayırlı dualarını al, buyurdular.
Biz de ne zaman ki, Bağdat şehrine ulaştığımızda, Pîr Seyyid Abdulkâdir Geylâni Hazretleri'ni ziyaretine gittim. Râbıta ve murakabeye vardığımda, Pîr Hazretleri, fakire tecelli edip, beni alıp Ravza-ı Mutahhara 'ya götürdü. Efendimiz bir kürsü üzerinde oturmuş, büyük bir meclise hitap ediyordu.
Gavs-ül Â'zam Pîr Seyyid Abdulkâdir Geylâni Hazretleri, beni aldı kürsüye kadar götürdü. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerine,
-Ya Resulullah bu evladımıza Kâdir-i Tarikatı'ndan icâzet verilmesini arz ediyorum. Emir ve ferman sizindir, dedi.
İşte o zaman Resul-u Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri de Gavs-ül â'zam'ın arzular ı nı yerine getirdi.
Bir gün sonra Seyyid Hüseyin Fevzi Pa şa Hazretlerini ziyârete gittiğimde hazırlamış olduğu hilâfet ve icâzetnamemi fakire takdim etti. Kendilerine sordum,
- Efendi Hazretleri, zâtınız ile ilk defa görüşüyoruz. Hemen icâzet verdiniz bu hususta beni aydınlatıp mutmain etmenizi arz ediyorum, dediğimde.
- Evladım dün siz huzur-u Resûlullah 'ta iken mânen size bu icazet verilmedi mi ? İşte ben de o zaman orada idim, buyurdular.
Şeyh Efendi Hazretleri fakiri hakiri çok sever idi bir gün mânâ âleminde buyurdular ki,
- Evladım sen benim gözüm ve kulağımsın, söyleyen kelâmımsın sen benim ayak ve ellerim misâlisin, diyerek iltifatlarına mazhar oldum.
İşte gördüğünüz gibi dört adet Şeyh-i Kâmile hizmet ettim. Hepsinin himmet ve teveccühünü kazandım. Bir meyyid misâli teslim oldum. O zatların hayırlı dualarını aldım.
***
Hayatının 60 yıl gibi uzun bir süresini Tasavvuf yoluna vakfederek sayısız kişiyi irşad edip, irfan mektebinde mürşitlik yapmaktadır ve irşada devam etmektedir.
ALLAH bin kere razı olsun ...
YanıtlaSil